Denge Kürdistan Denge Kürdistan
İlgili Başlıklar
Qazi Muhammed’in Torunları Özgürlükten Vazgeçmiyor
Jine Amini genç bir Kürt Kadınıydı…
İslami kurallara göre saçını kapatmadığı için İran sömürgeci Devletinin Ahlak zebanilerince işkence ile katledildi. Jine’nin ölümünün duyulması ve tepkilerin yükselmesi üzerine Molla rejimi, Emini ailesine şantaj yaptı, korkutmaya çalıştı… tutmadı… Rüşvet, bir çeşit kan bedeli teklif ederek olayın üstünün kapatılmasını istedi… Amini ailesi bu alçaltıcı teklifi ret etti. Zira Amini ailesi, Kürt halkının direniş tarihinden gayet iyi biliyordu ki, sömürgecilerin verdiği hiç bir söze güvenilmezdi. Ve onurlu bir duruş sergileyerek, kızlarını geleneklerine göre ve kendi vatanında, Seqiz’de toprağa verme kararında diretti. Susmak yerine Jina’nın katledilişinin detayları hakkında kamuoyu ve medyaya açıklamalarda bulundu. Böylece Jina Amini, İranda son on yıllarda meydana gelen en büyük isyanın tutuşturucu kıvılcımına dönüştü. Seqiz’de tutuşturulan isyan ateşi büyük bir yangına dönüşerek bütün bir ülkeyi sardı…
Şu ana kadar, başta Kürdistan/Rojhiat ve Beluçistan olmak üzere bir bütün olarak yüzlerce ölü, binlerce yaralı ve on binlerce tutukludan bahsediliyor. Molla rejiminin kıyıcılığı ve katliamcılığ karşısında; ayaklanma yaygınlığını ve hızını belli ölçülerde kaybetmiş olsada, Molla rejiminin yıkılmaz, sarsılmaz ve ebediyete kadar süreceği varsayılan otoritesini yerle bir etmiştir. Tek başına Şino şehrinin geçici olarak da olsa kontrol altına alınması, İran rejiminin yenilmezliği efsanesine son vermiştir.
İran’ın işgali altında bulunan Doğu Kürdistan’daki direniş geleneğine aşina olan bizler için bu isyanın zamanlaması şaşırtıcı olsa da imkansız bir şey değildi. Dolayısıyla çok da sürpriz olmadı. Ne de olsa, Qazi Muhamed önderliğindeki ilk Özgür Kürt Cumhuriyeti 1947’de Şino’ya sadece 95 kilometre uzaklıktaki Mahabad’da ilan edilmişti. Bu ilk Özgür Kürdistan Cumhuriyeti bir yıldan kısa bir süre yaşamış olsada, halkımız özgür Kürdistan’ın sadece ütopyadan ibaret olmadığını, bir gün mutlaka gerçekleşebileceğini, bu tarihisel öz deneyimi ile öğrenmişti ve unutmadığını bir kez daha ortaya koydu.
Mahabad Cumhuriyetinden 75 yıl sonra, Qazi Muhammed’in torunları, İran sömürgeci rejimini yeniden sarsamaya başladılar. Rojhilat ta tutuşturulan meşale İran’ın yüzlerce şehrine sıçrayarak büyük bir yangına dönüşmüştür. Kürt halkının anti-sömürgeci, gerici baskılara karşı isyanı, 40 yıldan fazla bir süredir geriçi faşist molla rejiminin baskısı altında yaşayan başta bütün halklardan Kadınlar olmak üzere Beluçistan, Azeri ve Persler gibi diğer halkların ortak isyanına dönüşmüştür. Kadınlar’ın öncülüğünde başlayan bu isyan; sadece Kadınların özgürlük talepleri ile sınırlı kalmayarak ekonomik, politik ve sosyal talepleri olan sistemi değiştirmeyi hedefleyen toplumsal bir isyadır.
Sömürgeci Molla Rejimi yıllardır ekonomik ve siyasi olarak uluslararası amborgonun da etkisiyle çoklu bir krizin içine debelenmektedir. Jina Amini’in katledilmesi sadece bardağı taşıran son damla olmuştur. Örgütlü ve planlı bir önderlikten yoksun olan, spontane bir şekilde gelişen, daha çok Kadınlar’ın ve gençlerin başını çektiği haklı protestolar karşısında çaresiz kalan Faşist Molla rejimi tıpkı sömürgeci Türk Devleti gibi, “dış güçler” demogojisine sarılmıştır. Akabinde de, Güney Kürdistan da bulunan ve isyana örgütülü müdahale edebilecek potansiyele sahip tek güç olan Doğu Kürdistan partileri Komela, PAK ve IKDP-İ’nin askeri üslerine havadan ve balistik füzelerle saldırılar düzenleyerek onlarca Kürt’ü katletmiş, onlarcasını da yaralamıştır.
Xeta Sor olarak İran sömürgeci Devletinin bu saldırı ve katlimlarını şiddet ve nefretle kınıyoruz. Halkımıza ve Kardeş partilerimize baş sağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.
İran rejiminin Başur Kürdistan topraklarına yönelik saldırıları bir kez daha göstermiştir ki; Kürt halkının, Kürdistan halklarının en büyük, en tehlikeli, en azılı düşmanları Kasr-ı Şirin antlaşmasından günümüze değin, yüzlerce kez halklarımızı kırımdan geçiren Türk ve Pers sömürgeci devletleridir. Ekonomik, politik, sosyal krizleri derinleşip içerideki hoşnutsuzluklar yükseldiği her dönemde Türk ve Pers sömürgecileri Kürt düşmanlığını körükler ve Kürdistan’ın özgür alanlarına saldırırlar. Bugün yaşananlar da, aynı katliamcı politikaların tekerüründen başka birşey değildir. Aralarındaki çelişkilere rağmen azılı Kürt düşmanı, ırkçı, sömürgeci ve faşist bu iki devlet’in Başur’a saldırması, Rojava da işgalci güçler bulundurmasının arkasında Kürt halkının kazanımlarına karşı duydukları korkudan ve düşmanlıktan kaynaklanan nedenler vardır. Çünkü bliyorlar ki; zor ve katliamlarla işgal edip baskı altında tutukları Kürdistan özgürleşirse, kendilerinin de sonu olacatır. Ne pahasına olursa olsun korktukları bu sonu engellemeye çalışıyorlar.
Kürdistan halkları, partileri, örgütleri ve şahsiyetleri bu gerçeği bilerek davranmalı. Kürdistani hiç bir güç bu sömürgecilerle birlikte davranıp, diğer kardeşlerinin aleyhine ilişkilere girmemelidir. Anti-sömürgeci, yurtsever, devrimci, demokrat bütün ulusal güçlerimiz, Kürdistan’ın hangi parçasına yönelik sömürgeci bir saldırı olmuşsa, aralarındaki çelişkileri bir kenara bırakıp, düşman saldırılarına tek vücut, tek yumruk olarak karşı çıkmaldır. Rojhilatlı kardeşlerimiz; “Kürdistan Birtanedir, Birdir!’ sloganları atarak diğer parçalarda yaşayan ve dünyaya dağılmış biz kardeşlerinden destek ve dayanışma beklediklerini dile getiriyorlar. Gün, İran sömürgeci rejimine baş kaldırmış kardeşlerimizle dayanışmayı yükseltme günüdür!
Biz Xeta Sor olarak bu perspektiften hareketle bütün Ulusal Demokrat güçlerimizin birliğinin oluşması için tüm gücümüzle çalışacak ve Ulusal Birlik çağrılarımızı bıkıp usanmadan tekarlamaya devam edceğiz.
Kürdistan halklarımızı da bizi bu konuda desteklemeye, tabanda birleşerek önderliklerini birlik yönünde zorlamaya ve cesaretlendirmeye çağırıyoruz.
Kahr Olsun Sömürgecilik!
Yaşasın Özgür Demokratik Kürdistan !
Biji Berxwedana Gele Rojhilat!
01 Ekim 2022
XETA SOR YÜRÜTMESİ
