PKK Gerillalarının silahlarını yakma töreni üzerine Xeta Sor’un açıklaması.
Halkımıza
Önemli gelişmelerin yaşandığı, geleceğimizin yönünün çizildiği günlerden geçiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devleti adına Devlet Bahçeli tarafından 4 Ekim 2024’te ilan edilen ve her çevrenin kendince bir anlam ve isim koyduğu “süreç” denilen gelişmeler ardı ardına yaşanıyor.
İmralı adasında tutulan Abdullah Öcalan ile devlet arasında varılan anlaşmanın gerekleri yerine getiriliyor. En son adım, KCK eş başkanı Bese Xozat liderliğindeki bir grup gerillanın, Güney Kürdistan’ın Süleymaniye kentine yakın bir yerde tarihi bir mağarada düzenlenen bir törenle silahlarını bırakması oldu. Böylece, Öcalan’ın çağrısı ve yönlendirmesiyle toplanan PKK’nın 12. Kongresi’nin feshi ve silahsızlanma kararının ilk adımı atılmış oldu.
Kuzey Kürdistan başta olmak üzere, dört parça ve diasporanın son 40 yılına damgasını vuran PKK ve gerillanın attığı bu adımlar, her açıdan tarihi bir anı işaret etmektedir. Görünen o ki, hem TC devleti, hem PKK, hem de uluslararası aktörler, son 40 yıldır devam eden silahlı çatışmayı sonlandırmakta kararlılar. Ancak bu kararı alırlarken karşılıklı ne tür pazarlıklar yapıldığı, verilen sözler, gelecekte atılacak adımlar ve güvenceler gibi konularda kamuoyuna yapılmış hiçbir açıklama yok. Şu ana kadar yaşananlar yalnızca tek taraflı, yani PKK tarafından atılan adımlardır. TC devletinin adım atması bir yana, tam tersine saldırılarını ve baskılarını artırmaktadır.
TC. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından ilan edilen ve geçmiş bin yılı referans gösteren “kardeşlik” vurgusunun dışında, şimdiye kadar olumlu bir adım ya da söz duyulmamıştır. Erdoğan’ın referans olarak gösterdiği bin yıllık “kardeşlik” gerçek bir kardeşlik değildir. Malazgirt, Çaldıran, Hamidiye Alayları, Çanakkale, 1915 gibi tarihleri Kürd ve Türk halkları arası kardeşliğin değil, bilakis Kürd ve Türk egemenlerinin suç ortaklıklarının tarihleridir. Zira emekçi halklarımız hiç bir zaman geçekten birbirine düşman olmamışlardır.
Xeta Sor olarak, PKK’nın TC devletine karşı yürüttüğü mücadeleyi hangi araç ve yöntemlerle yürüteceği noktasında müdahil olma tutumumuz olmadı ve olmayacaktır. Yurtsever güç olarak gördüğümüz PKK hareketinin Kürt ve Kürdistan yararına yaptığı her eylemi ve çalışmayı sürekli destekledik ve bundan sonra da destekleyeceğiz. Tek kıstasımız Kürt ve Kürdistan yararıdır ve bundan sonra da bu olacaktır. PKK ve TC devleti arasında varılan silahsızlanma ve fesih anlaşmasının, eğer Kürt ve Kürdistan için olumlu sonuçları olacaksa, elbette bu süreçte üzerimize düşen destekleri vermek ve görevlerimizi yerine getirmek için çaba göstereceğiz.
Fakat, bugüne kadar yapılan açıklamalardan ve atılan adımlardan anladığımız kadarıyla, bu sürecin Kürt sorununun çözülmesiyle ilgili bir yönü yoktur. Çözülen şey, PKK’nın varlığının sonlandırılması ve silahlı güçlerinin tasfiyesidir. Bunun için muhtemelen Terörle Mücadele yasalarında bazı değişiklikler yapılarak, PKK ile ilişkilendirilip zindanlara doldurulmuş on binlerce yurtseverin ve hâlâ gerilla olan ya da kaçak durumdaki insanların durumlarında olumlu bazı değişiklikler beklenebilir. Ayrıca, belki de pratikte aşılmış olan bazı uygulamaların, ana dil üzerindeki baskılar gibi, gevşetilebileceği ve bazı yeni yasal düzenlemelerin yapılması da beklenen adımlardır.
Bunların dışında fazla bir değişiklik olması beklenmemelidir. Bu, hem devlet yetkililerinin açıklamalarından hem de Öcalan ve PKK’nın bunları aşan bir talebi olmamasından anlaşılmaktadır. Bu durum, Kürt ve Kürdistan meselesinin bütün karmaşıklığıyla ve büyüklüğüyle önümüzde durmaya devam edeceğini göstermektedir. PKK hareketinin TC devleti ile girdiği bu süreç, Kürt ve Kürdistan’ın özgürlüğü için yürütülen mücadeleyi elbette ki etkileyecektir. Her şeyden önce, ideolojik kafa karışıklığı yaratması açısından oldukça olumsuz sonuçları olacaktır; ancak önümüze yeni imkânlar açma yönünde de olabileceği unutulmamalıdır.
Sonuç olarak, Kürt ve Kürdistan meselesinin çözümü, yalnızca silahlı çatışmanın sona ermesiyle, son 40 yıla damgasını vurmuş olsa da PKK’nin tasfiyesiyle değil, aynı zamanda adil ve kalıcı bir siyasi çözümle mümkün olacaktır. Bu süreçte, tüm tarafların samimi niyetlerle hareket etmesi, her şeyden önce sürecin şefaf bir şekilde yürütülmesi ve Kürt halkının haklarını tanıması büyük önem taşımaktadır. Bizler, eşitlik ve kardeşlik temelinde bir arada yaşama iradesini desteklemeye devam edeceğiz. Ancak bu irade, sadece sözde kalmamalı; somut adımlarla pekiştirilmelidir. Geleceğimizin inşasında, geçmişin acılarını unutmadan, ama aynı zamanda yeni bir başlangıç yapma cesaretiyle ilerlemeliyiz. Unutulmamalıdır ki, gerçek barış ve kardeşlik, karşılıklı saygı ve anlayışla inşa edilir.
13 Temmuz 2025
XETA SOR