Denge Kürdistan Denge Kürdistan
İlgili Başlıklar
KERKÜK KÜRDISTAN’IN KUDÜS’Ü ‘DÜR!” MAM CELAL TALABANİ
Sömürgeci Türkiye Cumhuriyeti devleti ve İran gerici molla rejiminin ortaçaĝdan kalmış olan yaĝmacı, istilacı, zorba Osmanlı ve Pers imparatorluklarını yeniden canlandırma hayalleri Kürd ve Kürdistan halklarının direniş barikatına çarpıp, hüsranla sonuçlanacaktır.
Rojava’dan, Kuzey Doĝu Suriye’den, Özerk Yönetimin denetimde olan Dera Zor’dan ve Kerkük’ten çatışma haberleri geliyor. Sözde, bu bölgelerdeki halklar; Sunni Araplar, Türkmenler ve Şiiler Kürtlere karşı isyan ediyorlarmış. Türk, İran ve Arap medyası ve siyasi sözcüleri hep bir aĝızdan, Dünya’yı gerçekle alakası olmayan yalan haberlerle manipüle etmeye çalışırken, kendi halkını da Rojava ve Başur‘daki Kürdistan otoritelerine, partilerine ve Kürd halkına karşı ırkçı-şöven söylemlerle kışkırtıp, mobilize ediyorlar.
Sömürgeci TC ve İran devletleri, birinci paylaşım savaşı sonrası Kürdistan’da kaybettikleri mevzilerini, sömürge alanlarını yeniden ele geçirmek için her fırsatı deĝerlendirmekten bir an bile vazgeçmediler, vazgeçmiyorlar…Bu her iki sömürgeci devlet, yüz yıldan beridir kendilerinin istilası altındaki Kürdistan’ın Bakur ve Rojhilat parçalarında kıyım, kırım, katliam ve sürgünlerle halkımıza zulümde sınır tanımazken, son on yıllarda Irak ve Suriye sömürgeci devletlerinin merkezi otoritelerinin parçalanıp zayıflamasını fırsat bilerek, Kürdistan’ın Rojava ve Başur parçalarını da işgal edip 1923 öncesi durumu yeniden tesis etmek istiyor. Bu emellerini gerçekleştirmek için hertürlü saldırıyı yapmaktan, cinayetler işlemekten ve provokasyonlar yaratarak Kürdistan halklarını birbirilerine kırdırmaktan bir an bile tereddüt etmiyorlar.
Son günlerde, Suriye’nin Dera Zor bölgesinde ve Kerkük’te yaşanan karışıklıkların arkasında da TC ve İran sömürgeci devletleri ve onların yerel uzantıları var. Evet, bölgemizde bir sorun/sorunlar var! Bu sorun/sorunlar A veya B partisinin, ya da grubunun hatalarıyla açıklanamaz. Sorun/sorunlar Kürdistan’ın parçalanmış ve sömürgeleştirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır.
Rojava Doğu’dan İran ve Suriye rejimlerinin Batı’dan ise TC ve Cihatçı Çetelerin Saldırıları Altında
Suriye’nin doğusundan, Dera Zor’dan, Rusya’ya sırtına dayamış olan İran ve Suriye rejimleri sabotaj ve kışkırtıcı faaliyetleriyle halklarımız arasında kurulmuş olan hassas dengelerle oynayarak yeni katliamlara zemin yaratıp pozisyonunu güçlendirmeye çalışıyor. Batıdan ise, uluslararası kooalisyon ve Rusya‘nın izniyle TC devleti maşası cihatcı çeteleri kullanarak Kürd halkının Rojava’daki kazanımlarını imha etmek ve işgal ettiĝi alanlarda kalıcı olmak istiyor. Bu amaçlarla hergün havadan ve karadan gerçekleştirdiği saldırılarla Özerk yönetim görevlisi Kürd kadın ve erkekleri katlediyor, halkımızı pes edip topraklarını terk etmeye zorluyor.
Kerkük’te Yaşananlar da Kürdistan’ın Sömürgeleştirilmesinden ve Sömürgeci Devletlerin Politikalarından Baĝımsız Düşünülemez.
Kerkük, çok etnisiteli, çok kültürlü ve çok dinli kadim bir Kürd şehridir. Saddam faşizminin Kerkük şehrini araplaştırma ve demografik yapısını değiştirme çabaları tutmadı. Katil Saddam’ın yıkılıp yok olmasından sonra Kerkük’ten sürülen Kürdler ve diğer halklar vatanlarına geri döndüler. Başur’da yapılan 2017 Bağımsızlık Referandumundan sonra İran, Türkiye ve Irak sömürgeci devletlerinin saldırı, şantaj ve komploları sonrasında Kürd parti ve peşmerge güçleri geri adım atarak Saddam sonrası yeniden kazandıkları birçok mevziyi boşalttılar ve Kerkük’ü de terk ettiler. Zor ve savaş tehditi altında atılan bu adımları Kürd halkı hiç bir zaman kabul etmedi ve kabul edemez…. Son zamanlarda Irak merkezi hükümetinin de onayıyla, tam olmasada 2017 öncesine dönülmesi doğrultusunda cüzzi adımlar atılması kararı İran ve TC sömürgecilerini alarma geçirdi. Bu her iki azılı Kürd düşmanı sömürgeci devlet Kerkük’teki maşalarını harekete geçirip kan döktüler.
Yaşanan olaylarda; Haşdi Şabi gibi Şii Türkmenlerden, Şii Araplar’dan oluşturduĝu silahlı maşalarıyla İran, Milli İstihbarat Teşkilatı (MIT) tarafından eĝitilip silahlandırılan Sunni Araplardan, Türkmenlerden oluşan gruplar üzerinden de Türk devletinin parmağı var. Dökülen kandan bu iki sömürgeci devlet sorumludur.
Kürd Halkının ve Kürdistani Güçlerin Cevabı: Birlikte Anti Sömürgeci Mücadeleyi Yükseltmek Olmalıdır!
Bütün uluslararası güçler ve sömürgeci devletler halkımızın kazanımlarına karşı birleşmiş iken, bizlere, Kürdistanlı örgüt, parti, kurum ve kişilere düşen görev aramızdaki siyasi, sosyal, inançsal ve kültürel farklılıkları bir kenara bırakıp, sömürgeci düşmanlar karşısında tek yürek, tek ses, tek yumruk ve tek barikat olmaktır. Bugün, her kim ki, sunni gerekçelerle bu görevin önüne engeller çıkarmaya çalışıyorsa halkımıza ve ülkemize büyük bir kötülük yapıyor.
Biz, XETA SOR olarak bütün parçalardaki ve sürgündeki Kürdistanlı güçlerin ve halkımızın gücünü birleştirerek, sesini ve mücadelesini yükseltmesi için elimizden gelen her türlü çabayı göstereceĝiz. Kürdistani yurtsever, anti sömürgeci bütün güçlerimizi de biraraya gelerek sömürgeci saldırı ve provakasyonlar karşısında her yerde direnen halkımıza öncülük etmeye çaĝırıyoruz.
Birleşen halkı hiç bir güç yenemez.
Mam Celal’in “Kekük Kürdistan’ın Kudüsü’dür” vasiyetini unutmayalım!
Kahrolsun Sömürgecilik!
Yaşasın Özgür Kürdistan!
Biji Kürdistan a Azad!
5 Eylül 2023
XETA SOR
