Cuma , 11 Ekim 2024
Home / anasayfa / XETA SOR İSVİÇRE NEWROZ ŞÖLENİNDE XETA SOR ADINA NECATİ GÜLER’İN KONUŞMASI!

XETA SOR İSVİÇRE NEWROZ ŞÖLENİNDE XETA SOR ADINA NECATİ GÜLER’İN KONUŞMASI!

XETA SOR’un düzenlemiş olduğu Newroz şöleninde XETA SOR Yürütmesi adına konuşma yapan Necati GÜLER‘in konuşmasını Denge Kürdistan yayın kollektivi olarak yayınlamaya karar verdik.


Merhaba Sevgili yoldaşlar, Dostlar, Halkımız,
Hepinizi Sevgi ve Saygıyla Selamlıyorum.
Hoş geldiniz!
Sıma xer ame!
Hun hemu bi xer hatin!
Herzlich willkommen!

Bugün 24 Mart. İki haftadan beridir Dünya‘nın dört bir yanına dağılmış olan Kürdistan‘lılar Newroz çoşkusunu yaşıyorlar. UNESCO verilerine göre Dünya üzerinde 300 milyon insan tarafından kutlanıyormuş, Newroz‘umuz.
Taabi ki bu kadar görkemli kutlanan, ama sadece eğlenceli kutlamadan ibaret olmayan, içeriğinde geçmişe, bugüne, geleceğe dair derin politik mesajlar taşıyan, değiştiren, dönüştüren böyle bir günün sahiplenilmesi konusunda kıskançlıklar ve tartışmalar yaşanması şaşırtıcı olmuyor bizim için. Newroz kutluyoruz diye, bizi katleden düşmanlarımız bile Newroz’a sahip çıkmaya başladılar!
Newroz Kimin diye bilen bilmeyen soruyor. Bizler, sizler ve Kürt halkının dostları taabi ki biliyoruz ama, bilmeyenlere, bilmek istemeyenlere, art niyetli inkarcı ve imhacılara bir kez daha anlatmak için, bir Kürt kadının yazdıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Şöyle yazıyor Jina Kurd:
„Tarih bir noktaya kadar veri sunar size. Bu verilerin sağlamasını yapmak bu güne bakarak olur.
Newroz kimindir sorusuna cevabı her Newroz gerçek anlamıyla yediden yetmişe alanlarda, dağlarda, ovalarda, sokaklarda, sürgünde, hapiste, hatta gömdüğünüz kireç kuyularında, panzerlerle dümdüz ettiğiniz köylerin kerpiç duvarlarında, üniversitelerde, salonlarda, bazen tek başına bazen yüzbinlerle yüreğinin taa Süveydasında en coşkulu kutlayan halk kiminse Newroz onundur! Kurd‘lerin hayatını, evlatlarını, umutlarını, dilini, kimliğini, özgürlüğünü çaldınız çünkü hırsızlık size babadan dededen yadigar ama Newroz bayramını size kaptırmayacaklarını her Newroz ve bu Newroz’da bir kez daha ilan ettiler! Bunun için Newroz diriliştir Kurd’ler de ve her bahar öldü sanılan yerden tam da başını yeni
bir filizle toprağın üzerine uzatmaktır !“

Sevgili Dostlar, Yoldaşlar,
Var mı bu yazılanlara itiraz edebilecek bir anayiğit veya babayiğit?
Başta Bakur, Başur, Rojawa ve Rojhilat olmak üzere iki haftadan beridir Dünya üzerinde yaşayan miliyonlarca Kürt bu gerçeği yeniden kanıtlamadı mı? İstanbul, Van, Batman, Amed, dün Frankfurt bu gün burada bizler, bu gerçeği bir kez daha kanıtlamıyormuyuz?! Halkımız, Kürdistan halkları tarihler boyunca her Newroz‘da dosta düşmana inat direniş ateşini daha da gürleştirerek büyüttükleri gibi 2024 Newroz’un da aynı kararlılık ve çoşkuyla alanlara çıkıp Newroz bizimdir diye haykırmadı mı?!
Buradan tüm halkımıza, halklarımıza, ulusal ve enternasyonalist
güçlerimize,dostlarımıza her türden baskı ve zulme rağmen Bijî Newroz! Bijî Kurdistan! diye haykırarak alanlara çıkanlara binlerce selam yolluyoruz.
Biz, XETA SOR olarak, bu miliyonlar Denizine akan, deryalar oluşturan ırmaklardan sadece bir tanesiyiz. Nicellik olarak çok büyük hacmimiz olmasa da; Özgür, Demokratik Sosyalist Kurdistan paradigmamız, Emekçi, Kürdistan Proleteryasının ideolojik rehberi ve gerçek kurtuluşu olan Komünizm hedefimiz itibariyle, Nitel farklılığımızla bu ırmaklar arasında bulunuyoruz. Evet biz; Kesk’ü, Sor-Zer olmanın yanında SOR olmanın, yani KIZIL olmanın temsilcisiyiz. Ve biz, hem Kürdistan halklarının hem de Dünya ve insanlığın geleceğini KIZIL/SOR idelojide görüyoruz. Bu anlamda; Yeşil, Sarı ve Kırmızı Newroz‘umuzun da tıpkı kardeşi 1 Mayıs gibi
enternasyonal ve KIZIL olması için mücadele ediyoruz.

Dostlar, Yoldaşlar,
Bu yıl ki Newroz etkinliğimizin Mottosu: „Newroz Çoşkusuyla Geçmişten Geleceğe“ dir. Ben de konuşmamı bu başlığa bağlı kalarak sürdürmek istiyorum. Bir farkla ki, (tertip komitesinde emek veren yoldaşlarımın affına sığınarak) ben bu başlığa bir ilavede bulunacağım. Geçmiş ile geleceğin arasına bugünü de eklemek ve bugünümüze dair de görüşümüzü sizlerle paylaşamak istiyorum. Evet geçmişten geliyoruz! Köklerimiz anayurdumuz Kürdistan’ın ve Mezopotamya‘nın bereketli topraklarının derinliklerinde saklıdır. Newroz da kaynağını geçmişten, Kürt efsanelerinden, yani mitolojiden alıyor… Bu efsanelerin en bilineni, en yaygın olanı ve en devrimci olanı kuşkusuz ki Demirci Kawa’nın-Zalim Dehak’a karşı mücadelesini anlatanıdır… Biz Devrimci olanını, yani
Kawa‘nın Dehak‘a karşı verdiği özgürlük mücadelesini anlatanını esas alıyoruz…

Dostalar, Yoldaşlar,
Üretici güçlerin gelişimi toplumsal ilerlemenin, dönüşümün motor gücüdür ve doğa kanunları gibi diyalektik yasalara göre işler. İlerleyen üretici güçler yani alt yapı kendilerine uygun üst yapı oluşturur. Din, kimlik, kültür, devlet bunların hepisi üst yapı kurumlarıdır ve hepisinin çimentosu toplumda hakim olan üretici güçlerin niteliğine denk düşen kültürel, ruhi şekillenme, sosyolojik ve ontolojik ortaklıktır. Bu ortak ruhi şekillenmede MİTOLOJİK anlatılar ve tarihi yaşanmışlıkar çok önemli roller oynar. Türkler’de Bozkurt Asena, Almanlar’da Nibilungen, Kürtler’de Newroz/Kawa,
Perslerde Rüstem-i Zal, Ermeniler’de Anahit, Tek tanrılı dinlerde Nuh Tufanı, İslam da Mihraca çıkış ve daha bir çok efsaneler/Mitler ulusal ve dinsel bilincin oluşması, korunması dünden bugüne taşınmasında çok önemli hatta diyebilirizki en önemli rolü oynamıştır. Bugün hepimiz, 50 miliyon Kürt Sarı, Kırmızı, Yeşil renkler giyinip, ateş etrafında tilli lilerle govende duruyorsak, Demirci Kawa‘yı rehberimiz olarak görüyorsak, bu bizde de ortak bir ruhi şekillenmenin sarsılmaz bir şekilde oluştuğunu gösterir. Newroz’un tarihsel gelişim içerisinde politize olarak kilteselleşmesi aynı zamanda 20. Yüzyılda kapitalist üretim ilişkilerinin Kürdistan‘a girmesiyle başlayan Kürt uluslaşmasının, ulus bilincinin yükselişi ile bire bir ilintilidir. Önceki yüz yıllarda sadece kültürel bir miras veya doğal bazı dönüşümleri, örneğin baharın gelişi-yeni yılın başlangıcı olarak kutlanan Newroz, 20. yüzyılın sonlarında Kürt aydınları ve devrimcilerinin öncülüğünde Ulusun inşasının en önemli ideolojik motivasyonu sağlayan anlatı olarak, işlenerek bu günkü düzeyine vardırıldı. Bizler bunu Mazlum Doğan‘lara, Zekiye Alkan‘lara, Ape Musa‘lara, Mehmed Uzun‘lara ve daha nice öncümüze borçluyuz.
Değerli Dostlar, Yurtseverler, Yoldaşlar,
Kawa efsanesi. Newroz’un anlam ve önemi sadece bu kadarla da sınırlı değil. Newroz yani Kawa-Dehak efsanesi bize başka şeyleri de anlatır. Ateşin, yani enerjinin gücünü, ateşe hükmetmenin ne kadar önemli olduğunu, Kawa‘nın çekiciyle de değişim ve dönüşümlerde zorun rolünü, (Enternasyonal marşının “Kollarının bütün gücüyle tavı gelen demire vur!” sözlerini hatırlayalım) çeşitli halkların çocuklarının dağ zirvelerinde
birleşerek, birikerek çoğalmanın, yani birliğin, birleşmenin kuvvetini, dağların savaşlardaki stratejik önemini, çocuklar ve gençler imgeleriyle de bir ulusun geleceğinin nerede oloduğunu, Kawa’nın şahsında ise emeğin, emekçinin rolünü anlatır… Dehak boşuna iki omuzunda çıkan yılanlara çocuk beyinleri yedirmez… Böylece kendi düşmanının geleceğini yok edecektir. Ve bize gençlerimize, çocuklarımıza yani geleceğimize sahip çıkmamızın önemini anlatır Kawa efsanesindeki bu ayrıntı. Omuzundaki Yılanlar, Dehak’ın etrafında çöreklenmiş zamanın zalimleri, saray
beslemeleridir. Günümüzün yılanları ise halklarımızın kanını emen, yağmacı parazit sömürgeciler,yani günümüzün kapitalistleridirler.
Nasıl ki Dehak ve yılanları Kawa‘yı durdurmaya, Kawa‘nın çekicinin Dehak’ın tepesine inmesine engleleyemedilerse bu günün zorba, faşist sömürgecileride Kürt halkının Özgürlük mücadelesini durdurmayacak ve Kürdistan halklarının tekmesiyle vatanımızdan def olup gidecekler.
Bugün artık varız ve her yerdeyiz. Varız ama, herşeyin çözüldüğü, yani sorunlarımızın, hata ve eksikliklerimizin olmadığını kim iddia edebilir? Kürdistan‘lı siyasi örgüt ve önderler olarak herşeyi doğru yapıyormuyuz? Halkımıza doğru bir tarzda önderlik edip misyonumuzu yerine getiriyormuyuz? Newroz aynı zamanda özeleştirisel bir muhasebe yapmanın ve hesap vermenin de günüdür.

Dostlar, Yoldaşlar, Yurtseverler,
İnkar kırıldı! Gün imhayı, asimlasyonu durdurmak ve özgürlüğü kazanmanın günüdür. Bugünün Dehakları, sömürgeciler artık çocuklarımızın beynini yiyerek beslenmiyorlar ama, baskı, zulüm, asimlasyon, uyuşturucu bağımlılıkları, dejenarasyon yaratma,
sürgünlerle köklerinden koparmak gibi yol ve yöntemlerle geleceğimzi çalıyorlar. Buna karşı direnen çağdaş Kawa‘ları ya katlediyorlar ya da zindanlara atıyorlar. Sömürgeciler Kürdistan‘ı coğrafi olarak parçalamakla yetinmiyorlar. Halkımızın arasına ördükleri fiziki duvarlara ilaveten kültürel, politk, sosyolojik, ekonomik her alanda farklılaşmalar yaratacak, halkımızın ruh birliğini, tek ulus olma bilincini yok edcek daha tehlikeli olan görünmez ideolojik duvarlar da örüyorlar. Ne yazık ki, dört parçada eğemen olan partilerimiz ve örgütlerimizde politik tutarsızlıklarıyla olsun,
ailesel, aşiretsel ekonomik çıkar kaygılarıyla olsun, sömürgecilerle ulusal çıkarlarımızı zedeleyen işbirliklerine girebiliyorlar, onların oyunlarına gelebiliyorlar. Dört Parçada eğemen siyasi aktörlerimiz zaman zaman sömürgeci düşmanlardan çok bir birleriyle uğraşıyorlar. İran Molla rejimi Kürt gençlerini idam sepahlarında katletmeyi, Başur‘u roketlerle vurarak sivil, Peşmerge, çocok, yaşlı demeden insanlarımızı öldürmeyi sürdürüyor.
TC’nin Rojava‘ya ve Başur‘a yönelik işgal ve imha saldırıları artarak devam ediyor. TC sömürgeci devletine bunlar yetmiyor. İşgal alanalarını genişletme isteğini her fırsat ve platformda dile getiriyor. Kuzey’de halkımızın ensesinden sömürge hukukunun kılıcını hiç bir zaman kaldırmadı ve kaldırmıyor. Zindanlar Kürt siyasetçileriyle dolu. Tecrit işkencesi, infaz yakmaları ve hasta tutsakların sağlığa erişiminin engellenmesi gibi gayri insani uygulamalar Norm haline getirilmiş. Irak Rejimi, Başur’un kazanımlarını birer birer geri almanın fırsatlarını kolluyor. Bu kadar baskı altında, halkımızın kazanımlarının yok olması tehlikesi bu kadar güncel
iken, Parti ve örgütlerimiz hala büyük bir aymazlık içerisinde birbirileriyle uğraşıp sömürgecilere içişlerimize müdahale, kazanımlarımızı berheva etmeleri için alan açıyor, fırsat veriyorlar. Bugün ulusal birlikten çok uzaktayız. Son haftalarda Başur da yaşananlara bakan, Halkımız yüreği ağzında, Kürt güçleri arasında olası bir çatışmanın her an çıkmasının
korkusuyla yatıp kalkıyor. Çünkü partilerimiz, aşiretlerimiz, örgüt ve gruplarımız kendi çıkarlarını ulusal çıkarların önüne koyuyorlar. Kürt siyaseti bir parçada aşiretçi, aileci aktörlerin eğemenliği altında iken diğer parçalarda ise ağırlıklı olarak küçük burjuva liberal, sol liberal, işbirlikçi ağa ve acentacı burjuvaların eğemenliği altında. Bu güçler, halkımızın özgücüne dayanan, bağımsız politik bir hat izlemekten uzaklar. Biliyorum… Kara bir tablo çizdim… Peki bu kara tabloyu değişmez kader olarak kabul edip eli kolu bağlımı kalacağız?! Halkımız tarihinde birçok kez yaptığı gibi bir kez daha eğilen çubuğu kavrayıp tersine bükemeyecekmiyiz?
Bizler, XETA SOR içerisinde bir araya gelen Kürdistan‘lı sosyalist ve komünistler olarak halkımızın, halklarımızın ant- sömürgeci, anti-kapitalist mücadele azmine ve isteğine güveniyoruz. Çubuğu tersine bükme feraseti ve iradesi olduğunu defalarca kanıtladı halkımız. Yeter ki öncülüğe talip olan güçler halklarımıza kulak versin ve halkımızın güvenini hoyratça kullanarak hayal kırıklıkları yaratmasın.

Dostlar, Yoldaşlar,
Özgürlük ve kurtuluş diyoruz. Buna, eşit, sömürüsüz ve insanca yaşanan bir ülke demeyi de eklemeden güzel bir gelecekten söz edemeyiz. Şimdi de nasıl bir gelecek istiyoruz ve bunun için ne yapmalıyızla ilgili bir kaç söz söylemek istiyorum. Madem ki geleceği inşa etmek geçmişi ve bugünü doğru anlamak ve anlamlandırmaktan geçiyor bizde geçmişimizden, Halkımızın mücadele tarihinden, deneyimlerinden dersler çıkarmakla işe başlamalıyız. Kawa efsanesinden dersler çıkarmalıyız. Birlikte ısrarcı, örgütlü olmakta sebaatkar ve hedeflerimize ulaşmakta cüretkar olmalıyız. Günün görevlerine canla başla sarılmalı ve öncelikle çocuklarımızın, gençlerimizin beyinlerinin dumura uğratılmasının, asimle edilmelerinin önüne set çekmeliyiz. Geleceğimiz olan gençliğimizi her türden sömürgeci ideolojik saldırıya karşı korumak için ideolojik mücadeleye ve eğitime
önem vermek zorundayız. Zor’un, maddi güç olmanın önemini kavramak, ateşe, bilme, enerjiye hükmetmek ve illa da demokratik, eşit ve özgür bir Kürdistan istemekten asla ve asla vaz geçmemeliyiz. Bunları gerçekleştirmek bu gün için uzak bir hayal değildir. Kürdistan‘lılar olarak,
bütün bu saydıklarımı başarabilmek için bugün herzamankinden daha sağlam bir zemine sahibiz. Bize bu zemini sağlayan ve iyimserliğimizi, umudumuzu büyüten olguların en başında taabi ki de halkımızın özgürlük uğruna verdiği mücadelede yakaladığı bilinç düzeyi, her tür bedeli göze alarak öncülerinin arkasında durması, onlara, yani politik iradelerine sahip çıkmasıdır. Ama sadece bu da değil… Hepinizin bildiği gibi, son 30-35 yıl içerisinde uluslararası arenada olağanüstü derece de beklenmedik gelişmeler yaşandı. Sosyalist blokun yenilerek sahneden çekilmesiyle 70 yıl süren bir dönem son bulmuş oldu. İki kamplı/kutuplu dünya jeo politiğinin sonu olan bu gelişmenin sonrasında ortaya çıkan yeni uluslararası güç dengeleri bölgemizde ve Kürdistan‘da da önemli değişim ve gelişmelere yol açtı. Bu yeni dönemin bölgemizdeki en önemli sonucu; yüzyıl önce bölgemize ve özellikle de Kürdistan’a empoze edilen Lozan boyunduruk sisteminin çözülmeye başlaması oldu. Kürdistan halkları Lozan cenderesini zaten kabul etmemiş ve her fırsatta buna karşı ayaklanarak bu boyundurktan kurtulmanın mücadelesini vermişlerdi. Ortaya
çıkan yeni güç dengeleri ve jeo politik şekillenme Kürdistanı sömürgeleştiren Irak ve Suriye Baas rejimlerinin kısmi çözülmesine, geri adım atmasına yol açmış ve Başur ile Rojava parçalarındaki halkımızın önemli oranda kendi kendisini yönetmesinin olanakları doğmuştur. Her ne kadar çiddi tehlikeler altında olsalarda Başur ve Rojava‘da özgürleşen parçalarımız geleceğimizi inşada bizlere çok önemli imkan ve
olanaklar sunuyorlar. Yeter ki bizler Kawa efsanesinden, Şeyh Ubedullah ayaklanmasından, Şeyh Mahmut Berzenci trajedisinden, Simko’nun bitmez tükenmez isyanından, Başur-Rojhilat Peşmerge direnişinden, Koçgiri, Ağrı, Şeyh Sait, Zilan, Dersim, Mahabat Kürt Cumhuriyetinden, 40 yıldır başarılı devam eden Kahraman gerilla savaşı ile birleşen, gerillaya can suyu olan Bakur halkımızın direnişinden ve daha irili ufaklı onlarca yüzlerce deneyimden doğru dersler çıkararak; Sömürgeci hiçbir güce bel
bağlamadan, Grup, Parti, Bölge, Aşiret, Kişi çıkarlarını ret eden, Ulusal birliği ve ulusal çıkarları temel alan, bilmselliği öne çıkaran, eşit, demokratik ve özgür bir ülke isteme taleplerimizin ısrarlı takipçisi olalım ve bunun için mücadeleyi kararlılıkla sürdürelim.

XETA SOR olarak bizler bu bilinç ve inançla mücadelemizi sürdürmeye, Devrimci çizgide gördüğümüz ulusal güçlerimizle maddi manevi her türden işbirliği içerisinde bulanacak ve Devrimci,Yurtsever-ulusal çizgiden uzaklaşan, güce tapan, bölge dünya sömürgeci güçlerine bel bağlayan parti, kurum, kişi ve örgütlere karşıda Kürdistan işçi ve emekçilerinin kurtuluşu olarak gördüğümüz Özgür, Demokratik ve Sosyalist bir Kürdistan mücadelemizin savunusunu yapmaya, onları da bu yol ve amaç için doğru yola gelmeye davet etmeye devam edeceğiz. Biz bu yola halkımızın, Kürdistan emekçi halklarının ferasetine, mücadele azmine ve özgürlük tutkusuna duyduğumuz güvenle çıktık. Bize destek verin. Bize katlın. Bizimle Omuz Omuza Olun… Diyor, sabrınız için teşekkür ediyor ve hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Newroz’unuz Kutlu Olsun!
Newroz We Piroz Be!
Newroze Sıma Xer bo!
Bijî Newroz!
Bijî Azadîya Kurdistan!

XETA SOR
Yürütmesi Adına
Necati GÜLER
24 Mart 2024

Diğer Başlıklar

SÖMÜRGECİ DEVLETİN BASKISI ALTINDA YOKSUL KÜRT ALEViLERiNiN ÇIĞLIĞI! Serhat ÇETiNKAYA

Sömürgeci Devletin baskısı altında yoksul Kürt Alevilerinin çığlığı! Serhat Çetinkaya Her tarihi sürecin kendine özgü …

CUMARTESİ ANNELERİNİN DİRENİŞİ 1000.HAFTASINDA!

Cumartesi Anneleri 1000 Haftadır Cesaret, Cüret ve Kararlı Duruşlarıyala Bizlere Yol Gösteriyor! Cumartesi Anneleri bugün …

ULUSAL, SOSYAL VE SINIFSAL ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ İÇİN 1 MAYIS’TA ALANLARI DOLDURALIM!

ULUSAL, SOSYAL VE SINIFSAL ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ İÇİN 1 MAYIS’TA ALANLARI DOLDURALIM! Kapitalist-emperyalist sisteme içkin olan çoklu …

Van Halkının, Halklarımızın İradesini Gasp Ettirmeyelim!

Van Halkının, Halklarımızın İradesini Gasp Ettirmeyelim! Türkiye’de 31 Mart 2024 günü gerçekleşen yerel seçimlerde faşist …