ÖCALAN’IN SON AÇIKLAMASI – 2
SİLAHLI MÜCADELEYE SON VERME KONUSU
Bu konuda biz Kürdistan komünistlerinin yani Partiya Komunista Kürdistan’ın (KKP) tavrımız nettir. Bilindiği gibi KKP 1980 ile 1990 arasındaki 10 yıl süresince TKEP – KKP Birleşik Partisi bünyesinde, tüzüksel olarak birleşik partinin ortak tüzüğüyle bağlı, programsal, politik ve pratik olarak kendi alanında özerk bir parti olarak faaliyet sürdürdü. 1990 Eylül’ünde İstanbul’da gizli toplanan III. Kongresinde TKEP’ten tüzüksel olarak da ayrılıp tamamen müstakil bir parti olma kararı aldı; bu kongrede kendi tüzüğünü kabul etti.KKP III. Kongresinin onayladığı, yani partinin resmi görüşü olarak benimsediği MK Raporu’nda gerilla mücadelesi konusunda şunlar yazılmıştı:“Devrim mücadelesinde esas halka, yani mücadelenin ana ekseni kitle eylemi olmalıdır. Kitle eylemi, bugün için; silahlı kitle eylemi, halk savaşı ya da silahlı ayaklanma düzeyinde değildir ve olamaz da. Ama kitle mücadelesi dışında yürütülen gerilla mücadelesi, bugün için ana eksenin silahlı mücadele olduğu, bunu güçlendirmek gerektiği yanılsamasını yaratıyor. Oysa güçlendirilip yaygınlaştırılması, tüm mücadele biçimlerinin kendisine tabi kılınması gereken mücadele, gerilla savaşı değildir. Gerilla mücadelesi, devrimci yığın eylemlerine bağlanmalıdır.Bu noktada bize düşen görev; kitle mücadelesinde ısrar etmek, gerilla mücadelesini yürüten PKK’yi, bu zemindeki mücadeleye çekmektir. Tutumumuz net ve kesin olmalıdır. PKK’nin gerilla savaşı, ulaşabileceği noktaya ulaştı. Kırlardan kentlerin kuşatılması, kırsal alanların kurtarılmış bölgelere dönüştürülmesi gerçekleşmedi. Gerilla ordulaşamadı. PKK de artık bu gerçeği görüyor. Kurtarılmış bölgeler, sağlam üsler oluşturulamadığı için Suriye, İran gibi devletlere yaslanmak zorunda kalan PKK, bu desteklerin son derece güvenilmez olduğunu, ani konjonktür değişiklikleriyle kendisinin yüzüstü bırakılacağını biliyor. O yüzden ülke içinde yığın desteği sağlamaya, yığın eylemi örgütlemeye çalışıyor. PKK’nin bu son yönelişi olumludur. PKK bile bu noktaya gelmişken, PKK’ye özenip gerilla mücadelesine soyunmamız gerekmiyor. Zaten böyle bir gereklilik olsaydı, bizim ayrıca bir gerilla mücadelesine kalkışmamız yerine, doğrusuyla yanlışıyla 6 yıldır bu mücadeleyi sürdüren ve bu konuda zengin deney biriktiren PKK’nin gerilla hareketine etkin destek sağlamak ve katılmak daha doğru olurdu.”( KKP III. Kongresine Sunulan MK Politik Raporu ve Kongre Kararları, KKP Yayınları 5, sayfa 30)Kemal Bilget’le birlikte hazırladığımız bu satırlardan da anlaşılacağı gibi biz KKP’liler Kürdistan’da gerilla tarzında ya da daha kapsamlı bir silahlı mücadele tarzını hiç bir zaman savunmadık ve buna yönelmedik. Bizim dışımızda geliştirilen bu tarz hakkındaki eleştirilerimizi, bu tarzın sakıncalarını daima dile getirdik. Ancak PKK ile dostluk ve dayanışma içinde olmaktan, mümkün olduğu zaman ve yerde birlikte ortak platformlar oluşturmak, ortak eylemler içinde bulunmaktan da kaçınmadık. Onları hem eleştirdik, hem de kendileriyle güç ve işbirliği içinde olduk. Bu tutumumuz kesin ve nettir.Bunu şunun için yazıyorum: Öcalan, “İmralı çizgisi” temelinde, 2013’te böyle bir çağrı yapmış, o zaman da halkta, devrimcilerde büyük umutlar uyanmış, büyük yanılsamalar olmuştu. O yıllarda bu konuda yaptığım eleştiriler ise birbirimizle çok iyi tanıştığımız bir çok kişi tarafından, Kürdistan’daki düşük yoğunluklu savaşı adeta destekliyormuşum, savaşın sürmesini istiyormuşum gibi damgalanmış; bu kişilerden bazıları itiraz ve eleştirilerimin içeriğini anlama zahmetine bile katlanmadan Facebook sayfamdan ayrılmış; bazıları da ya hakaretler ederek ya da ukalaca akıl satarak saygı ve dostluk sınırlarını da sabrımı da epeyce zorlamışlardı. Bugün yine aynı noktaya dönmüş bulunuyoruz ve eminim ki şimdiki eleştirilerim de benzer tepkilerle karşılaşacaktır. Bunlara cevap verme, bunlarla tartışma niyetinde değilim. Böylelerine bu fikirleri benimsemediklerini ifade etmek üzere sayfamı meşgul etmemelerini tavsiye ederim. Kendi sayfalarında istediklerini yazabilirlerBu ara satırları vurguladıktan sonra çağrıyı madde madde ele alacağım…. (devamı var)
Not: Samet Erdogdu’nun Facebook sayfasından alınmıştır.