Perşembe , 28 Mart 2024
Home / anasayfa / SOSYALİZM VE KÜRT YURTSEVERLİĞİ! Hamit BALDEMİR

SOSYALİZM VE KÜRT YURTSEVERLİĞİ! Hamit BALDEMİR

Sosyalizm Ve Kürt Yurtseverliği

Kürt yurteverlerin veya milliyetçilerin ezici çoğunluğu sosyalizimden sözedilirken, bıyık altında gülerler. Ya da soğuk bir yüz ifadesi takınırlar. Sosyalizme karşı bu hoşnutsuzluk özellikle 1990’lardan yaygınlaştı. Elbette bu büyük bir yanılgı. Ne var ki, dünyada esen rüzgarlar ve özellikle emperyalist propaganda, bu durumun oluşmasında çok etkilidir. Kimisi neredeyse, Kürdistan mevcut halinin sorumlusunu SSCB olarak görüyor. SSCB’nin dağılması ve SSBC’nin şahsında sosyalizmin “yenilgisi”bu tür anlayışların tavan yapmasına kaynaklık etti. Elbette bu sosyalizme bir sınıfsal tavırdır. PKK’nin sosyalist çizgide ısrarı sayesinde yurtsever tabanda sosyalistlere karşı daha olumlular ama içten içe de karşıtlık yaparlar. Abdullah Öcalan’ ın “sosyalizmde ısrar insanlıkta ısrardır” belirlemesi; Özgürlük Hareketi içinde bir avuç sosyalist dışında kimse dile getirmiyor. Malesef önder kadrolar ve bir avuç diğer kadrolar dışında sosyalizme kimse vurgu yapmıyor. Apo’nun reel sosyalizmi eleştirmesi, ben Marx’ aştım demesi, Apo sosyalizme karşı imiş gibi algılanıyor. Bu büyük bir yanılgı. Marksizm ve Leninizm ve hatta Maoizm sosyalizmin birer renkleridir. “ Apoizim”de sosyalizmin bir rengidir. Anarşizim, reformizim, ütopik sosyalizm gibi bir çok sosyalist akım vardır. Sosyalizm ne sadece Marksizim’dir ve ne de sadece Leninizimdir. Bu darlık ve yanılgıdan kurtulmak gerekiyor. Engels’ in Marksizim’i ifade eden en önemli belirlemesi somut koşulların somut tahlili demesidir. Bu çok önemli ve diyalektiksel bir açılımdır. Marxizm’i bilimsel olarak algılanmasını kolaylaştıran ve doğma yaklaşımlardan kurtaran önemli bir teorik / diyalektik açılımdır.
Bir de şu yaklaşım var bizim yurtsever çevrede. Sosyalizm ve sınıf mücadelesi vurgusu, onlara Türkiye Solu’nu çağrıştırıyor. Sosyalizm demek. Türkiye solu ve reel sosyalim demek değildir. Kürt sosyalistleri de vardır. Hemde ulusal kurtuluş mücadelesinin silahlı mücadele boyutunu başlatanlardır Kürdistan milliyetçilerinin cesaret edemediğini Kürdistanlı sosyalistler yaptı.
Bu arada şunu belirteyim, Kürdistan’ın bir türlü bağımsız devletine kavuşamamasının sosyalizmle bir alakası yoktur. Kürdistan’da ulusal önderliğini; sosyalistler, PKK’ nin silahlı mücadelesi ile elegeçirmiştir. Ondan önce ulusal dinsel ve aşiretsel önderlikler ulusal hareketi başlatmıştı. Ve TC’ nin ifade ettiğine göre PKK’nin başkaldırısı 29’uncusudur. Bunların hepsi bastırılmıştır. Hem de kısa sürede. En uzun soluklu ve bastırılamayan başkaldırı PKK’ nin önderliğindekidir. Bu hareket 1976’dan bugüne dek gelişerek varlığını sürdürüyor. Başur’da durum ortada. Aşiretçi önderlikler kendi aralarında bir türlü birleşemediler. Amerikan’ ın tüm çabalarına rağmen.
Ben birey olarak bağımsız demokratik birleşik bir Kürdistan’dan yanayım. Bununla birlikte, farklı stratejik ve politik projeleri olan da vardır. Doğru bulur veya bulmam ama benim için onlar birer ulusal hareketlerdir.
Sosyalizmden ve sınıf mücadelesinden söz etmek ve vurgu yapmak; ulusal yönü atlatmak değildir. En az bir Kürt milliyetçisi kadar Kürdistan’da bağımsız bir devleten yanayım. Hatta ulusal sorunu bir milliyetçiden daha çok savunuyor ve başarıya ulaşmasından yanayım.
Bir de bağımsız devlet yerine “ demokratik özerklik” pradigmaaı var. Bağımsız Kürdistan devletinin kurulmasının mevcut konjenktürel durumda çok zor olduğunun bilincindeyim. Hatta “ imkansız” denecek kadar zordur. Bununla birlikte hiç birşey imkansız değildir. Ve ben bağımsız Kürdistan stratejisinden ısrardan yanayım. “Demokratik Özerklik” olayının başarı şansı bağımsız Kürdistan kadar zordur. Bu Türkiye’de bir devrim sorunudur. Kürdistan sömürge kaldıkça da, Türkiye’de bir demokratik ve sosyalist devrimin olanağı yok gibidir. Türkiye’de devrim Kürdistan’ın kurtuluşundan geçer. Bu nedenle, bağımsız Kürdistan’dan ısrar daha anlamlıdır.
Ulusal sorun ayni zamanda bir sınıf sorunudur. Buna vurgu yapmak ulusal yönü tali plana atmak değildir. Kürdistan devriminin baş çelişkisi ulusal sorundur. Sömürgecilerle Kürd ulusu arasındaki sorundur. Mevcut dünya durumunda, emperyalistlerin desteği olmadan bağımsız devlet kurmak olanaksızdır. Bu nedenle, Kürdistan ulusal güçlerinin ulusal çıkarlar doğrultusunda, emperyalist odaklarla bazı ittifaklar geliştirmesi olması gerekendir. Başka ittifak edilecek devlet düzeyinde güç yoktur. Halklar ve emekçiler doğal ittifaktır. Ancak başarı için şimdi ve mevcut durumda yeterli değildir. Sözüm ona anti emperyalistlik adına Donkijotluk yapmanın anlamı yoktur. Politika nesnel koşullar üzerinde yapılır. Kürdistan halkının baskı, zulum ve katliamdan kurtulması için bağımsızlığını kazanması şarttır. Yoksa, rüştünü ispat etmek isteyen bölge gerici sömürgeci güçleri Kürtleri şamaroğlana çeviriyorlar. Gerçekçi olmak ve Kürdistan halkının durumunu gözönüne alarak ittifaklar geliştirilmelidir. İçi boş anti emperyalistlik ve anti siyonizmlik yapmanın anlamsızdır ve içi boş yaklaşımlardır.
Kürdistan halkının ulusal demokratik bir siyasal yapıya / devlete acil ihtiyacı var. Bu aynı zamanda anti sömürgeci ve anti feodal olmak zorundadır. Doğal olarak bu mücadele, emperyalistlerle kimi ittifaklar da yapsa, özünde anti emperyalisttir. Bu mücadele uzun bir yoldur. Süreç içinde sınıf mücadelesinde kim galebe çalsa, devrime o sınıf karekterini verir. Ben emekçilerden ve ezilen sınıflardan yanayım. Ama sınıf mücadelesinde kim başarırsa o devrimin karekterini belirleyecektir. Malesef bu mücadelenin diyalektiğidir.
Bunlar söylerken, demokratik mücadeleyi dışlamiyorum. Reforumları anlamsız görmüyorum. Mücadeleyi ilerleten ve hedefe bizi yaklaştıran her adım önemlidir. Reformist ve legalist yapı ve hareketlerle de koşullara uygun ittifaklar ve birlitelikler olmalıdır. Her çizgi kendi istikametine göre gider. Yol arkadaşlığı belli bir mesafeden sonra ayrılabilir. Ancak dost güçler arasında sorunlar demokratik tarzda çözülmelidir. Herkes kendisi dışındaki halk güçlerinin insiyatifine saygı göstermelidir.
Sonuç olarak sınıf mücadelesi veya ezen ezilen kavgası ulusal mücadeleyi tali plana atmaz. Ulusal mücadele özünde bir sınıf mücadelesidir. Bağımsız demokratik bir Kürdistan devleti yaşamsal bir ihtiyaçtır. Ulusal ve sınıfsal mücadelede düşmanımın düşmanı benim dostumdur; ilkesi uygulanmalıdır. Mücadeleyi kuralına göre vermek başarı için temeldir. Düşmana karşı gevşememek gerekiyor. Düşmandan dost olmaz. Sömürgeci ile sömürge kardeş olmaz. Tıpkı burjuvazi ile emekçilerin kadeş olamayacağı gibi. Emperyalistlerden de dost olmaz ancak çıkarlar doğrultusunda ittifaklardan korkmamak gerekiyor. Ve elbette başarının en önemli ayağı ulusal birliktir. Bu ulusal birlik mutlaka gerçekleştirilmelidir.

Diğer Başlıklar

30.YILINDA MADIMAK KATLİAMININ UNUTMADIK! XETA SOR

Yılında Madımak Katliamını Unutmadık! 2 Temmuz 1993, TC devletinin katliamlar serisine bir yenisinin eklendiği, kara …

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN-6- Remzi BİLGET

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN Bitmiyor Ölümlerimiz! Ağlamak nedir, gözyaşı ne ola? Ya da kuruması …

FIRSAT KARGALARI! Samet ERDOĞDU

FIRSAT KARGALARI 10 sene önce politik meteorolojide benim hava tahmini göstergem Öcalan idi. Ona bakarak …

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN-5- Remzi BİLGET

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN Ölüyoruz Birer Birer!.. Sabah olmuş sofranın başına toplanmışız, kahvaltı yapmaktayız. …