Salı , 23 Nisan 2024
Home / Dünya / BİZ HİÇ ERMENİ ÖLDÜRMEDİK Mİ? APO İMAM’IN BİLDİKLERİ! Necati Güler

BİZ HİÇ ERMENİ ÖLDÜRMEDİK Mİ? APO İMAM’IN BİLDİKLERİ! Necati Güler

Biz Hiç Ermeni Öldürmedik! mi? Apo İmam‘ın Bildikleri

Apo İmam (İmam Hüseyin Kaygusuz) zekice hazır cevaplığıyla en zor durumlardan bile barışçıl bir yol bularak kurtulan bir insandı. Apo İmam‘ın maceraları üzerine ciltler dolusu kitaplar yazılabilir…Ama ben bu yazıda iki anekdot aktararak onun, olguların arkasındaki nedenleri ve sonuçlarını görebilen (özellikle Ermeni soykırımı bağlamında) gözlemciliğinden örnekler vermeye çalışacağım. Bu yazıyı 2 yıl önce yazmıştım ama paylaşmak bugüne kalmış… O yüzden, …miş li, …mış lı, ..dı lı, …di li cümleler varsa bu gecikilmişlikten kaynaklıdır…

Azerbeycan ile Ermenistan arasında varola gelen Karabaĝ sorunu, TC‘nin de kışkırtması sonucu iki yıl önce yeniden alevlenerek, küçük çaplı çatışmaları aşarak kanlı bir savaşa dönüşmüştü. Bu durumu fırsat gören, Türkiye’deki ırkçı ve faşist güruh Ermenilere olan nefret ve kinini kusmaya başlamışlardı. Ermenilere ait inanç ve diğer kurumların bulunduĝu mahallerde araba konvoyları düzenlenerek Ermeniler tehdit edildi, hakaretlerde bulunuldu ve tarihsel kin yendinden ortaya döküldü. „Barış olsun. TC, bu sorunu kışkırtmak yerine diplomatik çözüm için inisiyatif alsın“ diyerek iyiniyetli bir çaĝrıda bulunan HDP milletvekili sevgili Garo Paylan da bu ırkçı faşistlerin nefret ve kininin hedefi oldu. ASAM denilen kafatasçı propoganda kurumu bir bildiri yayınlayarak sayın Garo Paylanı hesef gösterdi ve deyim yerindeyse, „ateş serbest! Katli vacib“ çaĝrısında bulundu. Hırant Dink‘in yaşadıkları ve katledilmesine yol açan süreç Garo Paylan içinde işletilmek istendi.
Bu faşist ırkçılar, Ermeni katletmenin cezasız kalacaĝından eminler. Çünkü bunu deneyimleriyle biliyorlar ve bizde biliyoruz…Bizim köyün bilge insanı Apo İmam (İmam Kaygusuz) da bilyordu.

Apo İmam dan iki anekdot.
Yazının girişinde de belirttiğim gibi Apo İmam (İmam Amca) çok akıllı, hazır cevap ve nüktedanlıĝıyla bilenen birisiydi. Sık sık komşularla, akrabalarıya, hatta öz kardeşleriyle küçük marazalar çıkarırdı. Çoĝu zaman „haksız“ olmasına raĝmen, kurnazlıĝı ve keskin zekasıyla işin içinden sıyrılır ve haklı çıkmayı bilirdi.

Apo İmam, komşuları olan bir aileyle küçük bir sorun yüzünden tartışma yaşıyor ve tartışma şiddet kullanılmayan, -ki Apo İmam her zaman şiddete başvurmadan sonuca giderdi- sözlü kavgaya dönüşür. Komşu ailenin annesi küçük yaşta Ermeni soykırımından kurtulan biridir. Tartışma biraz alevlenince apo İmam aileye hitaben; “Annaka (her sözüne böyle başlardı) siz görürsünüz, yarın arazide sizi pusuya düşürüp hepinizi öldüreceğim ve gidip devlete, ben beş tane gayri müslim öldürdüm diyerek teslim olacağım. Devlet bana ceza değil ödül bile verir!” Tabi ki aile üyeleri, bunun sadece tehdit olduĝunu bilir ve kahkalarla gülerler…

İkincisi: bizat tanık olduğum bir anekdottur. Birgün bizim köye iki jandarma gelmişti. Köyün muhtarı olan amcamın konaĝında bütün köylüler, jandarmaların tebliĝ edecegi bir devlet kararını dinlemek için toplanmışlardı. Apo İmam‘ın da geldiĝini duyan bazı köylülerimiz, jandarmalardan; şimdi içeri girecek amcaya bir oyun oynayalım, siz onu tutuklamaya geldiĝinizi söyleyin ve koluna kelepçe takın ricasında bulundular. Jandarmalar da bu oyunu oynamayı kabul ettiler. Apo İmam içeri giridi oradakileri selamlayıp tam gösterilen yere oturacaĝı sırada Jandarmalar; “İmam kaygusuz senmisin?”‘ diye sordular. “Evet benim”. „Senin hakkında tutuklama kararı var. Seni tutuklayacaĝız. Uzat kollarını” Apo İmam‘ın kollarından tutatarak kelepçeyi takmaya çalıştılar. İlk şaşkınlıktan kurtulan apo İmam; “Annaka siz kim oluyorsunuz? Siz daha dünkü çocuksunuz! Ben Gazi ve İsmet paşalarla birlikte yedi düvele, gavura karşı savaşmış adamımım. Çekin elinizi. Kelepçe falan takamazsınız!” Bu tavrı beklemeyen Jandarmalar hemen oldukları yerde çakılıp kalmışlardı. Normalde, köylüler Jandarmadan çok korkarlardı. Jandarmalar; “bravo amca! Çok cesurmuşsun. Bu bir şakaydı” diyerek oyunu bitirmek zorunda kaldılar.

Peki Apo imam bu cesareti nereden alıyordu?

Başta da yazdıĝım gibi, İmam amca elbetteki boşa yaşamamıştı. Yaşadıĝı ülkenin, toplumun durumunu çok iyi gözlemlemiş ve bundan da kendisine göre sonuçlar çıkarmıştı.
Birinci anekdottan anlaşılacağı gibi; İmam Amca çok iyi biliyordu ki, Ermeni, Rum, „Gavur“ denilen insanları öldūrenleri bırakalım cezalandırmayı, tam tersine ödüllendirirlerdi bu ülkede.
Cezasızlık için ikinci koruyucu zırh ise, Atatürk ve Cumhuriyetin kurucularının isimleri ve onların sözde yedi düvele, „gavura“ karşı verdikleri savaşları referans göstermek. O savaşlara katıldığını ve çok „Gavur“ öldürdüğünü söylemekti…
Son 20 yılda buna Erdoĝan, Akp, Mhp, Kürt düşmanlığı ve islamcılık ta, bu koruma zırhlarına eklenmiş oldu…
Bayrak, vatan, millet söylemi üstüne de bozkurt işareti, cezasızlık için yeterli…
Hırant Dink‘in katilinin bayrak önündeki pozu ve son zamanlarda Kürdistan daki bütün katliamcı ve tecavüzcü askerlerin, polislerin bayraklı ve bozkurt işaretli pozları bu cezasızlık gelenegine olan güvenin tezahürüdürler.

Apo İmam, Bayburt ile Erzincan‘ın sınırı olan Ağbaba dağının yamacına kurulu küçük bir köyde, Der Gole (Göl Dere) de yaşadı ve yaşlandı. Dere Gole Bayburt‘a bağlı Mığara (şimdiki adı Yeni Köy) adlı köye bağlı bir mezradır. 1915 Ermeni soykırımında çok acı olaylara tanık olduklarını bizler bu köylerde yaşamış büyüklerimizden dinleyerek büyüdük. Bu iki köy, Ermenilerin yaşadığı köyler değildi. Anlatılanlardan edindiğim izlenim; bu köyler‘in karadeniz yönüne veya tersi istikamette (Güneye) doğru yollarda olan sürgün kafilelerinin geçiş güzergahı üzerinde olduğudur.
Apo İmam, kendi köyünde yaşayan, akrabası da olan bir kişinin bu zulüm günlerinde 120 Ermeniyi öldürdüğünü, devletten madalya aldığını övüne övüne anlattığını ve çevrede çok saygı gördüğünü görmüş ve dinlemişti. Apo İmam, Mığara da yaşayan bir başka adam‘ın aynı şekilde çokça Ermeni öldürüp, mallarını yağmaladığını, soykırımdan sonra kurulan göstermelik mahkemelerde bu kişi hakkında idam kararı verildiğini, ama zengin ve köy muhtarı olan abisi tarafından komşu köyden, Lipana (şimdi ki adı Yaylalar) aynı isimden yoksul bir kişinin devlete teslim edildiğini ve o kişininde apar topar idam edildiğini, gerçek katil‘in daha uzun yıllar yaşadığını, değer ve saygı gördüğünü de biliyordu elbette…
Apo İmam‘ın bildiklerini, gördüklerini ve duyduklarını bütün diğer köylülerde görmüş, duymuş ve biliyorlardı… Ama hiç kimse Apo İmam kadar analiz etme yeteneğine yada cesaretine sahip olmadığı için bu yaşananlardan ders çıkaramamıştı galiba…
Özellikle yaşlı kadınların bu zulüm günleride gördüklerini anlatırken ağlmaları hala gözlerimin önündedir.

Ağbaba Dağı da hala ağlıyor!

Eteklerinde, uçurumlarında, yamaç ve derelerinde bu vahşetler‘in yaşandığı dağ‘ın adı Ağbaba Dağı dır. Ağbaba Dağı ziyaret olarak bilinir. Büyüklerimiz, dua ederlerken, „ya Ağbaba o kokum (ya yaşlı Ağbaba sen varsın) tu esta“ diye başlar, dileklerini söyler ve Ağbaba dan yerine getirilmesini dilerlerdi. Sık sık ta kurbanlar keserlerdi… Kurban kestikleri ve etleri pişirip yedikleri yer ise, Ağbaba‘nın tam göğsünde bulunan bir göldür. Ağbaba‘nın zirvesinde kayalar var. Sanki öne eğilmiş yaşlı bir insan başı gibi görünür Ağbaba‘nın zirvesi. Zirveye yakın yerlerde bazen Temmuz ayına kadar kar vardır. Bu kar suları bu gölü besler.

Ben ne zaman Ağbaba‘yı ve çevresinde katledilen Ermenileri düşünsem, Ağbaba‘nın göğsündeki bu gölü, Ağbaba‘nın gördüklerine döktüğü göz yaşlarının biriktiği bir gözyaşı deryası olarak hayal ederim… Ağbaba‘nın da tıpkı yaşlı nenelerimiz gibi gördükleri zulme hala ağladığını düşünürüm…

1915 Ermeni/Süryan, Soykırımı:
Hepimiz Oradaydık! Hepimiz Gördük! Hepimiz Duyduk! Hepimiz Sustuk! Hepimiz Suçluyuz!

Soykırım Kurbanlarının hatıralarına saygıyla!

24 Nisan 2022
Necati Güler

Kaynak; Necati Güler’i Facebook sayfası

Diğer Başlıklar

SEҪİMLER VE GERҪEKLER! HAMİT BALDEMİR

SEҪİMLER VE GERҪEKLER! Gerek ulusal mücadelede ve gerekse sosyal mücadelede devrimciler legaliteyi her zaman olanaklar …

30.YILINDA MADIMAK KATLİAMININ UNUTMADIK! XETA SOR

Yılında Madımak Katliamını Unutmadık! 2 Temmuz 1993, TC devletinin katliamlar serisine bir yenisinin eklendiği, kara …

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN-6- Remzi BİLGET

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN Bitmiyor Ölümlerimiz! Ağlamak nedir, gözyaşı ne ola? Ya da kuruması …

FIRSAT KARGALARI! Samet ERDOĞDU

FIRSAT KARGALARI 10 sene önce politik meteorolojide benim hava tahmini göstergem Öcalan idi. Ona bakarak …