Cuma , 26 Nisan 2024
Home / Dünya / Avrupada Boğaziçi öğrencilerine ve Cezaevlerinde süren açlık grevleri ile dayanışma eylemleri!

Avrupada Boğaziçi öğrencilerine ve Cezaevlerinde süren açlık grevleri ile dayanışma eylemleri!

Avrupada Boğaziçi öğrencilerine ve Cezaevlerinde süren açlık grevleri ile dayanışma eylemleri

Boğaziçi öğrencilerinin Rektör atamasına karşı başlattıkları eylemler üniversite sınırlarını aşıp Türkiye ve Kürdistan ın şehirlerine yayılırken uluslararası alandada destek ve dayanışma eylemleri yükselmeye devam ediyor.

Hafta sonu Avrupanın bir çok şehrinde Türkiyeli, Kürdistanlı ve Enternasyonalist grupların çağrı ve organizasyonuyla hem Boğaziçi öğrencilerinin direnişi, hemde tecrite karşı, tutsakların sürdürdükleri açlık grevleri ile dayanışmak için miting ve yürüyüşler gerçekleştirildi. Pandemi koşullarına rağmen, etkinliklere ilgi oldukça büyüktü. Bileşeni olduğumuz Avrupa Demokratik Güç Birliği (ADGB) ve İsviçre Demokratik Güç Birliği (İDGB) nin çağrıcı olduğu; Almanya nın Hamburg, Berlin, Regensburg, Neumünster, Kiel ve İsviçre Luzern şehirlerindeki etkinliklere Kürdistanlı Komünistler olarak aktif katılımda ve dayanışmada bulunduk.

Etkinliklerde ADGB ve İDGB adına yapılan açıklamaların tam metinlerini ve çeşitli görüntüleri siz takipçilerimiz için burada paylaşıyoruz.

Boğaziçi direnişi ve Tecrit karşıtı açlık grevleri ile dayanışmayı büyütmek için herkesi, yapılan eylem ve etkinliklere destek vermeye çağırıyoruz.

Avrupa Demokratik Güç Birliği (ADGB) nin açıklamasıBoğaziçi Direniyor, Emekten, Demokrasiden,
Özgürlükten, Eşitlikten yana safını belirliyor!
İşçiler, emekçiler, kadınlar, gençler;
2 Ocak 2021 sabahı faşist AKP-MHP iktidarının şefi Tayip Erdoğan tarafından AKP eski Milletvekili
adayı Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının ardından başlayan
protestolar yayılarak devam ediyor.
Hepimiz biliyoruz ki üniversiteler toplumun en önünde yürüyen, yeni düşüncelerin, fikirlerin ifade
edildiği kurumların başında gelir.
Ekonomik ve siyasal olarak iflas etmiş iktidar, kitleleri yönetebilmek için onları sorgulayamaz,
eleştiremez, her söylenene itaat eden sürü konumuna getirmek istiyor! Bütün gerici faşist diktatörler kanlı saltanatlarının sürekliliği için ilk önce üniversitelere saldırırlar. Bu saldırılar karşısında üniversitelilerin özerk, bağımsız, bilimsel eğitim mücadelesini yükseltmesinden daha doğal bir şey
olamaz.
12 Eylül askeri darbesiyle kurulan YÖK, üniversite gençliğinin gündeminden hiç düşmedi. AKP iktidarı
da bu darbe uygulamasını devralıp en etkin şekilde kullanıyor. YÖK’ün bunca yıllık dayatmaları
sadece Boğaziçi’nde ODTÜ’de değil, ülke genelindeki üniversitelerde huzursuzluklara yol açmakta.
HDP Belediyeleri’yle başlatılan kayyum uygulamaları adım adım toplumun tüm kurumlarına
dayatılıyor. AKP-MHP iktidarı kendi kontrolü dışında olan her yapıyı denetleyebilmek için adeta bir
“kayyum iktidarı” oluşturmuş durumda.
Ancak ortaya çıkan büyük toplumsal tepkiden de anlaşılacağı gibi, 2 Ocak 2021 sabahı Boğaziçi
Üniversitesi’ne kayyum atayarak iktidarını daha kırılgan hale getirmiştir. Melih Bulu’nun kayyum
rektör olarak atanmasına karşı gösterilen tepki Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinden başlayarak
akademisyenlere, diğer üniversitelilere, gençliğe ve çok geniş bir halk kesimine yayılmış durumda. Bu toplumsal sahiplenme hali faşist iktidara karşı büyük bir öfkeye dönüşmektedir.


Polis şeflerinin ve iktidarın her türlü zorbalığına ve tehdidine rağmen gençlik boyun eğmiyor ve
mücadelesini daha da yükseltiyor. AKP-MHP iktidarı korku içerisinde bu direnişin yeni bir Gezi
isyanına dönmesinden endişe ediyor.
Ancak Gezi isyanı sadece AKP iktidarının, egemenlerin değil toplumun da hafızasında olanca
görkemiyle hala capacanlı olarak durmaktadır. Üniversite gençliğinin tutuşturduğu bu direniş ateşinin
yeni bir Gezi isyanına dönmesi faşist iktidarı yıkıp demokratik ve sosyal bir iktidarın yolunu açacaktır.
Evet, gençliğin toplumun tüm ezilenlerine bir çağrısı var: “ Başını eğme, yukarı bak!” Bizlere düşen de
bu çağrıya kulak vermek, sahiplenmek ve bulunduğumuz her alanda güçlendirmektir.
Avrupa Demokratik Güç Birliği olarak bulunduğumuz her alanda enternasyonal mücadeleyi
büyütmeye ve Boğaziçi Direnişiyle dayanışmayı güçlendirmeye çağırıyoruz.
BOĞAZİÇİ DİRENİŞİ HEPİMİZİN DİRENİŞİDİR! YAŞASIN BİRLEŞİK MÜCADELEMİZ!

Avrupa Demokratik Güç Birliĝi

İsviçre Demokratik Güçbirliğ (İDGB) nin açıklaması 

Boğaziçi Üniversitesi Ayakta,Boğaziçi Öğrencileri Direniyor, Haykırıyor, aşağıya Bakmayın, Yukarı Bakın” diyorlar!

Boğaziçi Üniversite öğrencilerini, TC devletinin Afrin‘in işgal günlerinde tanıdık.
Boğaziçi Üniversitesi kampüsü içinde 19 Mart 2018 günü bir grup öğrenci „Afrin Lokumu“ dağıtıyorlar. Bunu gören küçük bir grup devrimci öğrenci „İşgalin Lokumu Olmaz“ yazılı pankart açarak karşı çıkıyorlardı. O gün işgale karşı çıkan o gençler bugün hala tutsak.
Türkiye burjuvazisinin beyin gücünü devşirdiği Boğaziçi Üniversitesine 2 Ocak 2021 günü kayyum atanınca durum değişti. Türkiye burjuvazisinin göz bebeği olan, Boğaziçi şimdi kendisine takılan kelepçeyi söküp attığı gibi toplumun diğer kesimlerine ve suskun yığınlara umut olmaya başladı.
Boğaziçi öğrencileri, demokratikleşme, cins ayrımcılığına karşı çıkma, kayyum rektörün istifası ve polisin üniversiteden çıkarılması gibi taleplerle mücadelelerini bir üst aşamaya sıçratarak ve toplumsal katmanları harekete geçirdi. Yeni bir söylem geliştirerek „Aşağı Bakmayacağız“ şiarıyla, anti faşist mücadele geleneğinin takipçileri olduklarını ortaya koydu.
Geçmiş tarihsel devrimci mücadelenin devamcıları olduklarını günlerdir alanlarda haykırıyorlar. “Bizler, baş eğmeyen devrimci kavganın devamcılarıyız”diyerek alanlarda Ermeni devrimcisi Paramaz, Dersim isyanında Seyit Rıza, Diyarbekir zindanlarında İbo ve Mazlum Doğan; idam sehpasında Deniz’ler, Kızıldere’ de Mahirler gibi ülkenin devrimci tarihsel dokusu ile bütünleşiyorlar. Boğaziçi üniversite gençliği, Kürt ulusunun ulusal özgürlük mücadelesinde sembolleşen Selahattin Demirtaş, İdris Baluken, Alp Altınörs, Sabahat Tuncel ve Figen Yüksekdağ gibi daha binlerce devrimci-yurtsever tutsaktan bize mirastır diyerek direnişi ülke geneline yayıyorlar.
Boğaziçi öğrencileri bu mirasa sahip çıkıyor. Öğrenci gençliğin mücadelesini sadece rektör atamasıyla sınırlı tutmayıp, daha geniş bir demokrasi ve özgürlükler alanına yayılabilmesi, bütün demokrasi güçlerinin öğrenci gençliğin mücadelesini sahiplenmesine ve dayanışma içinde olmasına bağlı.
İşbirlikci tekelci sermaye ve onun temsilcisi partiler kendi ihtiyacı olan beyin gücünü geliştiren bu üniversiteyi ve öğrencisinin akademik ve demokratik taleplerini savunmaz,savunamaz.
Boğaziçi’nde bu güne kadar ufak tefek baş kaldırılar olmuştur, hatta tekil olarak çok değerli devrimciler çıkmıştır ama ilk kez bu yaygınlıkta bir direniş yaşanıyor Boğaziçinde.
Tüm yetmez ve yetersizliklerine rağmen, sadece rektör atamasına karşı bir çıkış olarak başlamış olsada, direniş geldiği nokta itibariyle toplumun genel olarak demokrasi talebiyle buluşmuş, kadına şiddet ve cinsiyet ayrımcılığına, LGBTİ bireylerine yönelik aşağılayıcı, nefret söylemine karşı tavır almış, bu niteliğiyle de anti-faşist bir karekter kazanmıştır. Boğaziçi üniversitesi öğrencilerinin taleplerini daha ileriye taşımak, Kürt halkının özgürlük mücadelesini, İşçi sınıfının ekonomik ve demokratik talepleriyle buluşturulmak görevi ile karşı karşıyayız, bu görevden kaçmanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz.


İsviçre Demokratik Güç Birliği olarak Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin faşist AKP MHP hükümetine karşı başlatmış oldukları direnişi destekliyor ve anti-faşist gençliğin yanında olduğumuzu haykırmak istiyoruz. Uluslararası dayanışmayı güçlendirmek ve geliştirmek için başta Avrupalı anti-faşist gençliğini, devrimci demokratik güçleri Boğaziçi öğrencileri ile dayanışma içinde olmaya, Avrupa’ da yaşayan halklarımız, Faşist TC devletini uluslararası alanda tehşir ve tecrit etmek için alanları doldurmaya çağırıyoruz.
Yaşasın Boğaziçi Öğrencilerinin devrimci direnişi!
Yaşasın uluslararası Dayanışma!

İsviçre Demokrati Güç Birliği

Diğer Başlıklar

SEҪİMLER VE GERҪEKLER! HAMİT BALDEMİR

SEҪİMLER VE GERҪEKLER! Gerek ulusal mücadelede ve gerekse sosyal mücadelede devrimciler legaliteyi her zaman olanaklar …

30.YILINDA MADIMAK KATLİAMININ UNUTMADIK! XETA SOR

Yılında Madımak Katliamını Unutmadık! 2 Temmuz 1993, TC devletinin katliamlar serisine bir yenisinin eklendiği, kara …

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN-6- Remzi BİLGET

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN Bitmiyor Ölümlerimiz! Ağlamak nedir, gözyaşı ne ola? Ya da kuruması …

FIRSAT KARGALARI! Samet ERDOĞDU

FIRSAT KARGALARI 10 sene önce politik meteorolojide benim hava tahmini göstergem Öcalan idi. Ona bakarak …