Perşembe , 18 Nisan 2024
Home / Dünya / Batı, bizi Navalny’yi lider olarak kabule zorluyor!

Batı, bizi Navalny’yi lider olarak kabule zorluyor!

Rusya‘da sağcı muhalefet lideri Navalny‘nin Almanya dönüşü tutklanması sonrası patlak veren gösteriler haftalardır sürüyor. Gerek bağımsız medya denilen yayın organlarında olsun gerekse de Putin karşıtı ve Putin yanlısı basında çok sayıda değerlendirme yazısı ve haberler okuyoruz. Tam olarak ne olduğu konusunda objektif bir değerlendirme yapmamız henüz pek mümkün değil. Putin‘in hakkında Dünya kamuoyu az çok bir fikre sahip. Navalny hakkında çok şey bilindiği söylenemez. Son belediye başkanlığı seçimlerinde neredeyse yüzde 30 oy alan Navalny,  göçmenlere karşı sert ve ırkçı söylemler kullanmaktan çekinmiyen birisi. Navalny ile birlikte, Rusya ilk kez Putin‘in sağında  seçilebilir, bağımsız bir alternatife sahip. Navalny nin oldukça sorunlu bir geçmişi var ama bu durum seçmenlerini ve taraftarlarını pek rahatsız etmiyor gibi görünüyor. Birkaç yıl öncesine kadar Navalny, ılımlı ulusal demokratların yanında, “Sieg Heil” çağrısı yapan ve “Ruslar için Rusya” talep eden dazlakların yan yana yürüdükleri “Rus Yürüyüşleri” ne düzenli olarak katılıyordu. Navalny, şu aralar isminin radikallerle birlikte anılmasını istemiyor, ancak çok rahat bir şekilde Le Pen (Fransa Milliyetçi Cephe) ve NPD (Almanya Milliyetçi Parti) ye atıfta bulunuyor ve onlarıdan övgüyle söz ediyor. Milliyetçi/ırkçı konumlarına rağmen, bu partiler  batı demokrasilerinde kendilerine bir yer bulabiliyorlarsa, Navalny‘nin de batı medyası ve politik çevrelerince „demokrasi kahramanı“ ilan edilmesine şaşmamak lazım.

Denge Kurdistan olarak Almanya‘da yayınlana Junge Welt gazetesinde, Rusyadaki Sol Cephe‘nin başkanı Sergei Udalzow ile yapılan, „Batı, bizi Navalny’yi lider olarak kabule zorluyor“ röportajı önemli gördüğümüz için  Almancasından çevirdik.


Batı, bizi Navalny’yi lider olarak kabule zorluyor

Rusya’daki protestolar yurt dışından beslendi. “Yeni Yeltsin”e karşı sol.

Sergei Udalzow ile röportaj

JungeWelt, 04. 02.2021*
Röportaj: Franziska Lindner



2011 / 12’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e karşı protestolarda liderlik yaptınız ve ardından birkaç yıl hapis yattınız. Alexej Navalny’yi destekleyen mevcut protesto hareketine karşı eleştirel bir duruş sergilediniz. Neden?

Mevcut durum ile 2011/12 durumu arasında büyük farklar var. O zamanlar, sol güçlerin protestolara sosyalist bir gündem/içerik getirmeyi başarmıştı ve geniş bir muhalefet koalisyonu vardı. Adil seçimler için mücadelede farklı siyasi gruplar arasında nispeten eşit haklara sahip bir işbirliği vardı. O zamandan beri çok şey değişti. Diğer şeylerin yanı sıra, Ukrayna’da liberal “ortaklarımızın” kesinlikle kabul edilemez bir tutum sergilediği ve açıkça Batı devletlerinin yanında yer alıp rol oynadığı Maidan olayları yaşandı. Koalisyon dağıldı.

Mevcut protestoları devralma, yani talepleri ve hedefleri sol güçler aracılığıyla yeniden yönlendirme girişimi neden bir seçenek değil?

İçeriği yurtdışında formüle edilmiş  protestolara Rusya‘da liderlik etmek kolay bir görev değil. Rusya’daki sol hareketler, kendi gündemlerini kendilerince oluşturmanın ve milyonlarca emekçi Rus için önemli olan toplumsal taleplerle protesto eylemleri gerçekleştirmenin daha mantıklı olduğunu düşünüyor. Örneğin, sendikal hakları genişletmek, ücretleri ve emekli maaşlarını artırmak, emeklilik yaşındaki yükseltmeyi tersine çevirmek, gelir artışına orantılı bir gelir vergisi getirmek ve doğal kaynakları kamulaştırmak gibi… Bir sonraki bu tür bir eylem 23 Şubat’ta tüm Rusya için planlanıyor.

 
Batı medyası, Navalny’yi Putin’e muhalefetin tek lideri olarak gösteriyor. Ona gerçek destek ne kadar yüksek?

Bu destek çok abartılıyor. Anketlere göre, şu anda seçmen nüfusun yaklaşık yüzde üç ila dördü, özellikle büyük şehirlerde onu destekliyor. Batılı ve yerel liberal medya, yapay bir şekilde Navalny’yi muhalefetin tek ve tartışmasız lideri olarak ve Putin’in karşısında  alternatifi olmayan biri olarak bize dayatıyor.  Bu, demokratikleşme değil, hatta ulusal gelirin nüfusun çoğunluğunun aleyhine vahim bir şekilde yeniden dağıtılması anlamına geleceği için, bu Rus halkı için çok kötü bir seçimdir. Rusya’daki adaletsiz sosyal ve siyasi düzene karşı gerçekten öfkeli olan ve son protestolara katılanlara saygı duyuyoruz. Ancak “kötü” Putin’i burjuvazinin bir başka “iyi ve dürüst” lideriyle değiştirme projesi yalnızca bir ertelemedir. Stratejik şirketler ve bankalar, Putin ve diğer liberaller gibi, özellikle de Navalny yönetimi altında özel ellerde kalacak. Hepsi oligarkların mülkiyetini savunuyor. Bu halkın çıkarına değil, kaçınılmaz olarak yeni sefalet ve acılar getiriyor ve sol güçler tarafından desteklenemez.

Makalelerinizden birinde Navalny’ye “yeni Yeltsin” diyorsunuz. Bununla neyi anlatmak istiyorsunuz?

Navalny’nin otoriter eğilimleri, retoriği ve Batı’dan gelen muazzam desteği, Boris Yeltsin’in 1990’larda iktidara gelişini anımsatıyor. Bunun için Sovyetler Birliği’nin bütünlüğünü feda etmeye hazırdı. Umarım bugün Rusya halkı bilinçlidir ve böyle bir senaryoda “yeni Yeltsin” in iktidara gelmesine izin vermez. Bu, ülkenin parçalanmasıyla sonuçlanabilir.

Sol Cephe örgütü kendisini, Rusya’nın sol siyasi yelpazesinin neresinde konumlandırıyor?

Sol Cephe, Rusya’daki parlamento dışı örgütler ile sosyalist bir gelişmenin destekçisi olan breylerin bir karışımıdır. Bu, Rus Komünist Partisi’nin parlamento grubu ile siyasi sistemin dışındaki sol örgütler arasındaki bağlantı organıdır. Stratejimiz, kapitalist baskıya karşı ilerici bir alternatif sunan, Kremlin veya Washington nun çıkarına olmayan, parlamenter ve sokak faaliyetlerinin sentezi olan politik bir güç olmak için mücadeleye hazır ve  yetenekli bir üçüncü güç inşa etmektir.

Sergei Udalzow, Rus muhalefet örgütü Sol Cephe’nin başkanıdır



*https://www.jungewelt.de/artikel/395736.proteste-in-russland-westen-zwingt-uns-nawalny-als-f%C3%BChrer-auf.html?sstr=Sergej%7CUdalzow






Diğer Başlıklar

SEҪİMLER VE GERҪEKLER! HAMİT BALDEMİR

SEҪİMLER VE GERҪEKLER! Gerek ulusal mücadelede ve gerekse sosyal mücadelede devrimciler legaliteyi her zaman olanaklar …

30.YILINDA MADIMAK KATLİAMININ UNUTMADIK! XETA SOR

Yılında Madımak Katliamını Unutmadık! 2 Temmuz 1993, TC devletinin katliamlar serisine bir yenisinin eklendiği, kara …

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN-6- Remzi BİLGET

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN Bitmiyor Ölümlerimiz! Ağlamak nedir, gözyaşı ne ola? Ya da kuruması …

FIRSAT KARGALARI! Samet ERDOĞDU

FIRSAT KARGALARI 10 sene önce politik meteorolojide benim hava tahmini göstergem Öcalan idi. Ona bakarak …