Cuma , 19 Nisan 2024
Home / Dünya / UMUTLARI, ÇOCUKLUĞU TELLERE TAKILI KALDI MELİKE’NİN! Necati GÜLER

UMUTLARI, ÇOCUKLUĞU TELLERE TAKILI KALDI MELİKE’NİN! Necati GÜLER

Umutları, çocukluĝu tellere takılı kaldı Melike’nin

Bu ikinci umut yolculuĝu olacaktı…

Birincisi; doĝduĝu toprakları, Kürdistan’ı terk etmek zorunda kalıp Türkiye’nin batısına, Bursa’ya çıktıkları yolculuktu… O zamanlar daha küçüktü ve; Nereden?, Nereye? Neden? Niçin? Nasıl? gibi soruları soracak yaşta deĝildi daha… Eteĝine yapıştıĝı anacıĝının peşinden gitmekten başka yapacaĝı bir şey yoktu… Anne ve babasının kendisine baktıklarında ışıl ışıl, sevgi ve şefkatle parlayan gözleri Mardin’den çıktıkları Bursa yolculuĝu boyunca hep buĝulu ve kederliydi ama neye yoracaĝını bilecek yaşta deĝildi…

Bavo’suna, Daye’sine güvenirdi… Onlar nereye giderse oda arkasından gitmişti bugüne kadar…
Bursa’da; “Diyamin” yerine “Anneciĝim”, “Bavemin” yerine “Babacıĝım” dendiĝini duydu… Sorgulamadı… Neden diye sormadı… Oda diĝer bütün çocuklar’ın konuştuĝu, anasının dilinden farklı olan bu yeni dili konuşmaya başladı… Anasından dinlediĝi klamlara burada ” Türkü” yada “Şarkı” diyorlardı… Neden? diye sormadı… En güzel şekilde söylemeye çalıştı…
Büyüyordu…. Okula başladı. Okulda başarılı bir öĝrenciydi… Büyünce okuyup iyi bir meslek sahibi olmayı hayal ediyordu…

Son zamanlarda babası ve annesi hummalı bir hazırlık içerisindeydiler… Bir şeyler hissediyordu ama sormadı… Gazete ve telvizyon haberlerinden doĝduĝu Mardin şehri dolaylarında bir savaş yaşandıĝını, hergün genç insanların öldüklerini okuyor, dinliyor ve yorumlamaya, anlamaya çalışıyordu…
Aynı haberler, Bursa’ da, Adapazar’ında, Trabzon, Konya, Antalya ve daha bir çok yerde Kendisi gibi Kürtçe konuşan insanlara saldırılar olduĝunu, ölen ve yaralananlar olduĝunu da yazmaya ve duyurmaya başlamışlardı… Her sabah okul yoluna çıkarken Annesinin; “Dikkatli ol! Kimseye karışma! Okuldan sonra hemen eve gel!” yollu tembihleri ve annesinin yüzündeki korku ifadelerine bir de okuldaki arkadaşları, öĝretmenleri ve komşularının kendisinden uzak durmaya çalışan mesafeli davranışları, bazı imaları eklenmeye başlamıştı…
Gazeteler, Izmir de Deniz Poyraz isimli genç kadının ırkçı bir katil tarafından katledildiĝini yazıyordu…Resimlerini gördüĝü Deniz’e ne kadarda benziyordu kendisi! Deniz’in Annesi de kendi Annesinin dilinde aĝıt yakmıştı!

Evdeki hava daha da kasvetli bir hal almıştı… Babası ve Annesi hep tedirgindiler… Uzaklarda, Almanya da, İsveç’te, Ingiltere de ve daha birçok ülkede yaşayan akrabaları vardı… Neden, Nasıl, Ne zaman gittiklerini merak etti ama hiç sormadı… Akrabaları, sosyal medyada fotoĝraflar, videolar paylaşıyorlardı… Hepiside caddeleri, sokakları temiz, düzenli ve yeşilli çok olan şehirlerde yaşıyorlardı… Arabaları vardı… Evleri güzel ve bakımlıydı… Hatta bazı akrabaları Babasının patronu gibi bahçesi ve garajı olan evlerde oturuyorlardı…

Almanya’daki akrabalarla görüşmeler sıklaşmıştı… Anne ve Babası bazı planlar yapıyorlardı ve bu planlarını ona da açtılar… “Bize buralarda rahat yok. Çünkü biz Kürdüz ve bu ülkede Kürtleri “Terörist” olarak görülüyorlar. Senin ve kardeşlerinin geleceĝi için Almanya ya gideceĝiz” demişlerdi… Allak bullak olmuştu! Gelecekte İstanbul da veya Ankara da bir üniversiteye gitmeyi istiyordu… Almanya da bunu daha kolay yapabilirmiş… Hem Almanya da Kürtler öldürülmüyormuş, ana dilini konuştu diye hapse atılmıyorlarmış…
Arkadaşlarından ayrılmak zor geliyordu…Ama Almanya da kendisi ve ailesinin güvende yaşayacaĝı güzel bir hayatı olacaĝı fikiride cazip geliyordu… En çokta kardeşleri için istiyordu Almanya ya gitmeyi. Yola çıkacakları günün ön akşamında en sevdiĝi, sırlarını paylaştıĝı arkadaşıyla bir parkta buluştular… Hüzünlü bir veda oldu…Birbirilerini asla unutmayacaklarına dair sözler ve hediyeler verdiler… Üniversite okuyacaklardı…Birer doktor, birer avukat ya da öĝretmen olarak birgün mutlaka gene buluşacaklardı… Yaşlı gözlerle ayrıldılar…
Şafak sökmeden Bursa‘yı terk ettiler…Gün oldu yürüyerek, gün oldu kamyon kasasında, gün oldu derme çatma tekelerde yol aldılar, dağları aştılar, denizleri geçtiler. Aile hep bir aradaydı… Korkması için bir sebep yoktu… Netice de Annesi ve Babası onları hep korumamışmıydı? İtalyadaydılar.… Bursadan beridir hep değişik ve biraz garip adamlar onlara ne yapmaları gerektiğini söylemişlerdi… İtalya da bu acayip adamların arkadaşları onları bir yük treninin üstü açık olan vagonuna gizlice bindirmiş ve üstlerini kalın brandalarla örtmüşlerdi… Tehdikar bir ses tonuyla, Almanya ya, Münih‘e varıncaya kadar kıpırdamadan brandanın altında durmalarını tembihlemeyide ihmal etmemişlerdi… Nihayet tren hareket etmiş ve hedeflerine varmaya çok az kalmıştı!

Söz vermişti arkadaşına. Almaya ya ayak basar basmaz ilk olarak cep telefonu ile bir fotoĝraf çekecek ve ona gönderecekti…Hemde zafer işareti yapacaktı! Nede olsa Almanya da zafer işareti yapmanın cezası yokmuş diye duymuştu.…
Almanya ya, Münih‘e vardı ama yere ayak basamadı! Tren durunca birlikte yolculuk yaptıkları akrabası hemen üstlerindeki brandayı kaldırdı. Bir an önce vagondan çıkmak istiyorlardı… Çok yağmur yağıyordu… Hepisi aceleyle ayağa kalktılar… Tren yolunun elektrik kablolarını fark etmemişlerdi… Önce akrabası sarsılarak bir kenara savruldu… Daha ne olduğunu anlayamadan yanındaki iki çocukla birlikte onlarda titremeye ve yanmaya başladılar… Hastahaneye kaldırıldılar… Biri yetişkin üçü çocuk dört ağır yaralı Kürt mülteci diye yazdı gazeteler… Münih‘te yaşayan Kürtler hastaneye koştular… Diğer üçü için umut yolculuğu daha tam bitmemişti ama Melike için artık UMUT yoktu… Umutlarına ve kısaca misafir olduğu Dünyadan, söz verdiği selfiyi çekemeden 16 yaşında, 8 Haziran 2022 tarihinde veda edip ayrıldı aramızdan…

Dünyaca Elit Üniversiteleri olan Münih şehrinde annesinin çığlıkları arasında toprağa verildi Melike Akbaş!

Hastahane ve defin sürecinde hep ailenin yanında olan Kürdistanlı bir kadın arkadaş, “Daha iyi ve yaşanabilir koşullar için çıktığı Avrupa yollarında can verdi Melike.
Ailesiyle Yük treninde italyadan Almanya ya geçmek isterken ,insan hayatını hiçe sayan kaçakçıların raylara yönlendirmesiyle yüksek elektirik akımına kapılıp ,ağır yaralanmıştı Melike Akbaş .
Bugün toprağa verdik Melike’yi.
Annesinin acı feryatları kaldı kulaklarımızda ?
İnsanı Yeryüzüne sığdıramayıp,toprağa uğurlamanın adıdır Mültecilik!.
Bêbext,Penaber Uğurlar olsun..” diye yazdı…

22 Haziran 2022

Necati Güler

Diğer Başlıklar

SEҪİMLER VE GERҪEKLER! HAMİT BALDEMİR

SEҪİMLER VE GERҪEKLER! Gerek ulusal mücadelede ve gerekse sosyal mücadelede devrimciler legaliteyi her zaman olanaklar …

30.YILINDA MADIMAK KATLİAMININ UNUTMADIK! XETA SOR

Yılında Madımak Katliamını Unutmadık! 2 Temmuz 1993, TC devletinin katliamlar serisine bir yenisinin eklendiği, kara …

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN-6- Remzi BİLGET

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN Bitmiyor Ölümlerimiz! Ağlamak nedir, gözyaşı ne ola? Ya da kuruması …

FIRSAT KARGALARI! Samet ERDOĞDU

FIRSAT KARGALARI 10 sene önce politik meteorolojide benim hava tahmini göstergem Öcalan idi. Ona bakarak …