Salı , 19 Mart 2024
Home / Güncel / Malatya’da THKO MB Örgütlenmesi! Samet Erdoğdu

Malatya’da THKO MB Örgütlenmesi! Samet Erdoğdu

Malatya’da THKO MB Örgütlenmesi

THKO MB Malatya’da örgütlenmeye başladığında şehir ve ilçe merkezleri ile ve kırsal kesimlerdeki devrimci zemin hemen hemen tamamen başka örgütlerce doldurulmuştu. Merkez ilçede hakimiyet Dev Yol’daydı. Dev – Yol zamanla parçalanıp bu hareketin içinden çıkan Kurtuluş Sosyalist Dergi ve Devrimci Sol grupları onun gücünü kısmen zayıflattıysa da başat konumu sarsılmadı. Malatya’daki bütün orta dereceli ve yüksek okullardaki egemen konumunu devam ettirdi. Bundan başka şehrin ana merkezinde zanaatkarlar ve esnaflar arasında, mahallelerde, fabrikalarda Dev Yol ağırlığı vardı. Fakat Dev Yol örgütlenmesi hücreler ve komiteler ağıyla çevrelenmiş hiyerarşik bir nitelik taşımıyordu. Adı üzerinde: ‘’Hareket’’ niteliğindeydi. Zamanla ‘‘Direniş Komiteleri’’ tarzında bir yapılanmaya da gittiler ama bu da aynı yatay örgütlenme temeli üzerinde yapılıyordu. Hareketin çekirdeğini oluşturan ve herkesçe tanınan isimler kuşkusuz hareketin politikalarının belirlenmesinde ve önemli pratik eylemlerin örgütlendirilmesinde kesin rol oynuyorlardı; fakat genelinde harekete hakim olan öğe kendiliğindenlik ve her birim hatta kişinin neyi uygun buluyorsa onu yapmasıydı. Bu özellik, ondan doğan Kurtuluş’ta da mevcuttu. Dev Sol ise hem Dev Yol’dan kalma hareket tipi yatay örgütlenmeye hem de gittikçe daralan bir tarzda dikey bir yapılanmaya sahipti.

Dev Yoldan sonra Halkın Kurtuluşu geliyordu. Bu grup hem şehir merkezinde sözü edilir bir tabana sahipti, hem de özellikle Akçadağ ve Doğanşehir kırsalında, Emeğin Birliği’nin henüz emeklemekte olduğu dönemde, hakim durumdaydılar. Ancak aynı alanlarda Partizan, Devrimci Halkın Birliği, Halkın Yolu, Aydınlık grupları da mevcuttu. Aslına bakılırsa, yerleşim bölgeleri baz alındığında, her örgütün en güçlü ‘‘kale’’sinde, ‘’kurtarılmış bölge’’sinde bile daima değişik devrimci gruplara mensup öğeler de vardı. Okullar, fabrikalar gibi toplu yerlerdeyse her grubun şu ya da bu oranda bir ‘‘kitlesi’’ vardı.

Bir bölgeyi kurtarılmış bölge ya da kalesi haline getirmiş görünen herhangi bir grubun aktivite yürüttüğü o anın teritoryumunda genellikle henüz devrimci mücadelenin çeperine çekilmemiş, daha çok CHP’nin oy kaynağını teşkil eden ‘’halk’’ vardı. Bu halk ağırlıkla Kürt ve Türk alevilerdi.

1974 ECEVİT AFFINDAN SONRA MALATYA’DA İLK ÖRGÜTLENMELER

12 Mart fırtınası dinip, bu tufanda hapse atılan devrimciler Ecevit’in 74 affıyla serbest bırakıldıktan sonra bölgeye ilk gelenler THKO, TKP – ML / TİKKO, THKP-C’li olarak geldiler. Henüz ayrışmalar başlamamış, ya da dışa yansımamıştı. Bunlar cezaevlerindeki ve cezaevinden çıktıktan sonra özellikle Ankara Siyasal [Mülkiye] başta gelmek üzere Ankara ve İstanbul üniversitelerinin tartışma salonlarındaki tartışmalar içinde belli bir dil çevikliği edinmiş; bir sonraki daha genç kuşak üzerinde, ‘12 Mart gazileri’ olmalarından ötürü, doğal bir saygınlığı peşinen kazanmış kimselerdi. Cezaevlerinden kahramanlar gibi çıktılar ve kahramanlar gibi karşılandılar. Özellikle Malatya’da. Çünkü kır gerillası deneyimi olan THKO ve TİKKO’nun adımlarını attıkları ilk yer Malatya’ydı. Üstelik, Malatya, devrimci hareketle bu örgütler vasıtasıyla tanışmış değildi; TİP döneminden itibaren olgunlaşmış bir zemin vardı. TİP, Malatya’da milletvekili çıkarmıştı. Malatya ayrıca CHP’nin kalesiydi. İnönü’nün Malatyalı olması nedeniyle oyların en az yüzde sekseni CHP’ye gidiyordu. CHP’nin tabanı sağından değil; solundan kopuyordu. Partinin değişmez genel başkanı İsmet paşa, merkez partisi olmaktan vazgeçtiklerini, artık ortanın solundan olduklarını açıklamış, bir kaç sene sonra onu devirecek olan Ecevit ise önce Demokratik Sol çizgiyi, bir süre sonra da Sosyal Demokratlığı ilan etmişti.

Bu devrimcilerin hemen Malatya’ya yönelmelerinin nedeni Malatya’nın halen devrimin kalesi olarak görülmesiydi.

Hapisten çıkan THKO militanlarının Filistin’den dönen THKO’lu Teslim Töre ile Malatya’ya gelmeleri aşağı yukarı aynı zamana denk gelir. Teslim Töre, kaçak olduğu için hareket alanı dardır. Ergun Adaklı henüz Filistindedir; gerçi Halkın Kurtuluşçularıyla ayrışma gerçekleştiği sıralarda ya da ondan bir süre sonra o da kaçak olarak geri dönecektir; ama onun durumu da Töre’ninki gibidir.

Afla hapisten çıkanlar THKO’nun Akçadağ – Doğanşehir kırsalındaki eski ilişkilerine rahatlıkla ulaşabilmekte ve onları kendi etraflarında toplayabilmekteydiler. Bu arada cezaevinden Perinçekçilerden edindikleri maoist, anti sovyetik yeni düşüncelerini de tartışmakta ve yaymaktaydılar. Eski THKO’dan kalma sağlam bir ideolojik zemin olmadığı için bu yeni düşünceleri THKO tabanında kabul ettirebildiler. Ve hızla örgütlendiler. Yine de maocu çizgiyi kabul etmeyenler vardı. Bunların bir kısmı Dev – Yol’a gitti. Bir kısmı TDY olarak devam etti. TDY’lilerin bir çoğu daha sonra Emeğin Birliği’ne katıldılar.

Halkın Kurtuluşu olarak ortaya çıkacak olan grup Töre ile birlikte THKO’nun yeni örgütlenmesinin merkezi yapısını oluşturdukları ilk zamanlarda dahi, alttan alta maoist düşünceleri yaygınlaştırmaktaydılar. Tartışmalar ayrılıkların uzlaşılmaz olduğunu ortaya koyunca taraflar Çığlık Köyünde yapılan bir toplantıda ayrılık şartlarını belirleyen, taraflarca birlikte imzalanmış bir protokolle resmen ayrıldılar. Protokolde taraflar birbirlerine düşmanlık ve aleyhte propoganda yapmayacaklarını, şiddet kullanmayacaklarını taahhüt etmekte, örgüt demirbaşlarının ise kimde ne kalmışsa onda kalmaya devam etmesini kabul etmekteydiler.

Bu andan, yani 1975 sonlarından itibaren artık taraflar ayrı örgütlendiler. Ama protokolde aksini kabul etmelerine rağmen maocular hemen Teslim Töre’nin kişiliğini hedef alan karalamalar ve iftiralar yaymaya, onu itibarsızlaştırmaya giriştiler. Bir yandan da Teslim Töre’nin buralarda olduğunu, kendisine itibar edilmemesini, geldiği taktirde kapıdan kovulmasını fısıltıyla her tarafa yaydılar.

Teslim Töre, bölgeye baştan ayağa silahlanmış halde gelmiştir ve öyle dolaşmaktadır. Sırtında kalaşnikof, göğsünde çapraz fişeklik, her bir yanında birer tabanca ve bombalarla dolaşan bir yalnız gerilladır. Gündüz gözüne ve açıkça bir yerden bir yere gidemez. Örgütlediği her insanı ya ona uğrayarak, ya da yanına çağırtarak tek tek örgütlemek zorundadır. Bu insanlar onun eli, ayağı, gözü, kulağı olurlar ve kendisine barınma, ulaşım, haberleşme, lojistik destek sağlarlar. Kaldığı sığınakları ve mağaraları hazırlar, onların gözcülüğünü yapar, kendisi için nöbet tutarlar. THKO MB’nin Malatya’da ilk temeli böyle atılır.

Malatya Merkez’den Ufaklık ve 404, Kamber, Kiliseköy’den Bıyıklı yoldaş, Karapınar’dan Mirali dayı, Kuşdoğan’dan Kamyoncu, Karaterzi’den Enişte, Gölpınar’dan büyük Hasan, Vahap ve küçük Hasan Töre’ler, Çığlık’tan Devrimci Ali, Asker, Mırto, Muhtar, Mütayit, Basri, Doğanşehir merkezden Dinçer, Kırsaçlı ve çok sayıda genç öğrenci ve öğretmen kısa sürede hareketin hem tabanını hem de yukardan aşağı örgütlenme ağını oluştururlar.

TESLİM TÖRE’NİN SEYİR HARİTASI

Töre’nin bölgede bulunduğu sırada çalışmalar dışa dönük kitlesel çalışmalar değil; içe dönük eğitim ve örgütlenme çalışmaları, yeni ilişkiler kurma çalışmalarıdır. Zaten Töre, bölgede fazla kalmaz hemen Adıyaman tarafına geçer. Orada eski THKO döneminden kalma, başta Apihas yoldaş olmak üzere, kimi eski ilişkileri vardır. Teslim Töre’nin küçük kardeşi Hasan Töre, asker arkadaşı Kel (Güner Dursun) yoldaşı tanıştırırır. Töre Burunçayır’da, Kuz dağında kalır, zincirleme ilişkiler vasıtasıyla Gölbaşı, Besni ve Pazarcık köylerine gider, tek tek insan örgütler. Uzun Doktor’u örgütlemesi de bu sıradadır. Uzun Doktor 1975-76’da Burunçayır’da öğretmendir. Yani Teslim Töre’nin tam da bu bölgeye geçtiği zaman. Halkın Kurtuluşçuları Töre’nin ayak bastığı yerden örgüt çıktığını biliyorlardı. Karşılarına birden bire THKO MB’nin görüşlerini savunan insanlar çıktığı ve onlarla sovyet sosyal emperyaliizmi konusunu tartışmaya başladıkları an, Teslim Töre’nin o mıntıkada bulunduğunu hemen anlıyorlar ve Töre’nin oralarda olduğunu, ajanlık yaptığını, kaçakçılıkla uğraştığını propoganda ediyor, böylece deşifrasyona yol açıyorlardı. Burda da aynı durum oldu. Töre Urfa’dan başlamış, Antep’ten geçmiş, Malatya’ya uğramış geçtiği yerlerin hepsinde arkasında bir örgütsel yapı bırakmıştı. Her yerde aynı durum oluyordu; THKO MB sahneye çıkar çıkmaz HK ile ciddi bir tartışma ve mücadele içerisine giriyor; bu örgütü tedirgin ediyordu; durumu gören HK yöneticileri Teslim’in oradaki varlığını seziyor ve hemen karşı propoganda yapıyordu. Teslim 1977 yazında Tokat’a geçti, bir yıl kadar Tokat – Amasya bölgesinde kaldı. Orda da deşifre olunca önce Samsun’a, sonra İstanbul’a geçti. Teslim’in her gittiği yerde bir örgüt çıkması sadece HK’liler tarafından farkedilmiş değildir. Örneğin Kurtuluşçular da bunu fark etmiş; çok güçlü oldukları Samsun’da birden bire Emeğin Birliği’ni karşılarında görünce şaşırmışlardı. Oysa şaşılacak bir şey yoktu. Töre’nin bir yerde barınabiilmesi hem bir ön örgütlenmeyi, hem bu örgütlenmenin süreklileştirilmesi ve genişletilmesini gerektiriyordu; hem de düzenli olarak yapılan MK toplantıları Teslim’in bulunduğu yerde yapılıyordu. Toplantı için gelen MK üyeleri toplantı haricinde uğradıkları o ilde derneklerdeki tartışmalara ve seminerlere katılıyor, kendileri TÖB DER, sendikalar vb. gibi kuruluşlara giderek propoganda ve örgütleme yapıyorlardı.

ÇEKİRDEKTEN FİDANA, BÜYÜME DENGESİZLİKLERİ

Her örgüt önce küçük bir çekirdekle oluşur. THKO MB’nin ilk merkez çekirdeğinin nasıl ve kimlerden oluştuğunu tam bilmiyorum. İlk MK’da Teslim, Ergun Adaklı, Uzun Doktor, Apihas, Şişko, Kelleci, Gazeteci, Kenan, Kel yoldaşların yer aldığını; bunların yanında Dinçer, Enişte, Sinan, Yolyemez, Basri, Yasin gibilerin de yedek üye olarak yer aldıklarını sanıyorum. Bu isimlerde, yani kimlerin aday, kimlerin asil üye olarak MK’da yer aldıkları konusunda yanılabilirim. Bu söylediğim şekillenme 1977 Aralık Konferansı’nda seçilen, yani bölgelerden gelen delegelerin geniş katılımıyla, ilk kez koptasyon üsulüyle değil de, seçimle oluşturulan THKO MB örgütlenmesinin aldığı biçimdir. Bu biçimlenmede o yıllarda bir çok dalda da Merkezi Komite’ler ve birkaç bölgeyi kapsayan Bölge Komiteleri vardı. Sözgelimi Aydınlar Merkezi Komitesi, Küçük Üreticiler Merkezi Komitesi, Kadın Merkezi Komitesi, Gençlik Merkezi Komitesi, Basın Merkezi Komitesi, İşçi Merkezi Komitesi gibi doğrudan MK’ya bağlı bir örgütlenme vardı; bunlar da gittikleri illerde hem ordaki il komitesine bağlı, hem de kendilerine bağlı alt komiteler oluşturuyorlardı. Bölge Komiteleri ise önceleri atamayla, sonraları birbirine komşu illerin il sekreterlerinden oluşturmayla kuruldular. Fakat bu örgütlenmeler keşmekeşe ve yozlaşmaya yol açmaktan başka sonuç vermedi. Bir süre sonra terk edildi.

ÖRGÜTLENME EVRELERİ VE BAĞIMSIZ SINIF POLİTİKASI

THKO MB’nin ilk örgütlenmesi THKO’nun izlerini taşır. Bu dönemde örgütün önemli her komite toplantısı kırsal bölgede yapılır ve mutlaka silahlı nöbetçilerce güvenlik altına alınırdı. Bunlar MK, İl Komitesi ve adına Konferans ve Kongre denmese de bu niteliği taşıyan geniş il toplantılarıydı. Tüm bölgelerin katıldığı tek genel konferans 1977 Aralık konferansıdır.

Yine de THKO MB örgütlenmesi, daha baştan THKO örgütlenmesinden farklıdır. Komiteler ve hücreler ağına dayanan bir yapısı vardır. Bu dönemin sloganı ‘Yaşasın Parti Oluşum Mücadelesi’ idi. Parti oluşumu daha baştan hedef alındığı için ona uygun bir örgütlenme tarzı yaratılmaya çalışılıyordu.

İlk girilen yerlerde sıkı gizlilik kuralları altında illegal komiteler ve hücreler kuruldu. Bunlar, mevcut olan legal kitle dernekleri ve sendikalarda, TÖB DER içinde etkili olmaya çalıştılar. Daha sonra legal dernekler ve bağımsız sınıf sendikaları adı verilen, özünde örgüt çizgisine bağlı, yönetiminde de mutlaka örgüt üyeleri olan Bağımsız İplik İşçileri Sendikası ve Birleşik Maden İş Sendikası gibi sendikalar kuruldu. Bunlardan İplik İş’in bir şubesi Malatya’da açıldı; 12 Eylül darbesine kadar faal kaldı. Bunların yanısıra en önemlileri Genç Emekçiler Birliği (GEB), Emekçi Kadınlar Birliği (EKB) gibi merkezi dernekler kuruldu. GEB’in Malatya ve Doğanşehir şubeleri 1978’de sıkıyönetimce kapanana kadar faal çalıştılar. Ayrıca çeşitli yerlerde Tütün Üreticileri Derneği, Fıstık Üreticileri Derneği, Kaysı Üreticileri Derneği gibi üretici birlikleri kuruluyordu. Bundan başka yerel köy dernekleri, kasaba ve kazalarda kültür dernekleri, tarım işçileri, mevsimlik işçiler, çıraklar gibi örgütlenmelerine en az ilgi gösterilen emekçilere dönük dernekler vardı. Mesela Doğanşehir’de taş ocaklarında demiryolları hatlarına döşenen taşları üreten işçilerin Balast İşçileri Derneği, Malatya merkez ilçede çıraklar için Sanayi İşçileri Derneği kuruldu.

THKO MB’nin yerel ve genel seçimlerdeki tavrı Bağımsız Sosyalist Adaylar çıkarmanın mümkün olduğu yerlerde bunları çıkarmak, mümkün olmadığı yerlerde CHP’nin, reformizmin ve oportünizmin çıkış yolu olmadığını propaganda etmek; ama oy kullanmalarda mevcutlar arasında en ileri olanı desteklemeyi salık vermek biçimindeydi. Gerçi bu tavır pasif ve sürüklenici bir tavırdı, ama örgütün gücüne uygundu.

Malatya’da ilk bağımsız sosyalist adayımız, 1977 belediye başkanlığı seçimlerinde Balast İşçileri Derneği başkanı Emirhan İliş’di. 78 yılında Hamido’nun öldürülmesiyle boşalan seçimler için Mustafa Akdeniz’i aday gösterdik. Seçimler iptal edildi. Bir yıl sonra yapılan seçimlere devrimci güçlerle güçbirliği halinde girdik ve Dev Yol’cu bir Karayolları işçisini ortak aday olarak gösterdik. Adayımız CHP’nin iki katı oy aldı; ama CHP, oylarımızı parçaladığı için seçimi kazanamadık. CHP, oylarımızı parçalamak için o zaman kendi milletvekili olan ve Deniz Gezmiş’in arkadaşıyım diye Malatyalıları kandırmaya çalışan Celal Doğan’ı özel olarak görevlendirmişti.

THKO MB’nin 1978 sonlarına kadar süren örgütlenmesi, ‘’parti oluşumu’’ yönünde şekillenmek, THKO alışkanlıklarından gitgide arınmakken; 78’den sonraki örgütlenmesi adı konmamış parti örgütlenmesidir. Gerçi henüz eksiklikler vardır; Merkez Komitesi’nde halen, seçim yerine atamayla gelmiş, bir çoğu bölgelerdeki il komiteleri üyelerinin ideolojik, teorik seviyesinden düşük ilk çekirdek kadrolar bulunmaktadır; fakat yerel örgütler şekillenmiştir ve ilk değilse de ikinci genel kongrede bu eski kadroların bir çoğunu kendilerine daha uygun düşen görevlere sevkedecek ölçüde olgunlaşmıştır. Nitekim ikinci genel kongreye kadar bunların bir kısmı ya kendiliğinden düşmüş ya da kongreler tarafından seçilmemiştir. Kendilerine eskiden kalan duygusal bağlarla bağlı olan yerel parti örgütleri bu kimselerden bazılarına ikinci kongrede de şans tanımışsa da bu fazla bonkörlüğün bedeli ağır olmuş; 85-86 yıllarını kapsayan bir krizle sonuçlanmıştır.

79 yılından itibaren Malatya il örgütü artık bir parti örgütüydü, parti gibi teşkilatlanmış; parti gibi çalışıyordu. Sanırım bir çok il de böyleydi. I. Genel Kongre’ye gidilirken Malatya’da artık şu ya da bu kişiye, şu ya da bu alışkanlığa bağlı bir örgüt yapısı ve işleyişi sözkonusu değildi. TKEP I. Genel Kongresi yapılmadan evvel, TKEP oluşmuş haldeydi.

THKO MB İL KOMİTESİ

Malatya’daki ilk il komitesinde Dinçer, Enişte (Teslim Bozkurt), Bıyıklı, Ufaklık, Mutayit yoldaşların yer aldığını sanıyorum. Bu dönem 1975 – 76 dönemidir. 77 başında Emeğin Birliği gazetesi İstanbul’a taşınınca Dinçer İstanbul’a, Enişte Birleşik Maden İş sendikasının kuruluşu için önce Ankara, sonra İstanbul’a , Basri ise GEB kuruluşu için İstanbul’a gitti. Yeniden oluşturulan il komitesinde Mütayit (Hüseyin Elmas) [İşçi – Köylü], Bıyıklı (Mustafa Akdeniz) [İşçi – Köylü], Ufaklık [Öğretmen], Asker (Mustafa Erbaş) [İşçi – Köylü], Kamber [Öğretmen] yer aldı. İl sekreteri Ufaklık’tı (Muharrem Köklü). 1978 sonu, 1979 başında Bıyıklı, Asker ve Ufaklık yoldaşlar örgütsel faaliyetlerden çekildiler. İl komitesi yeniden oluşturuldu. Baba (ben) [Öğretmen], Şahin (Göktaş) [Öğretmen], Kırsaçlı (Haluk Tüzün) [Öğrenci] il komitesine alındılar. İl sekreteri Mütayit’di. Değişen bu il komitelerinin ilki doğrudan merkez tarafından oluşturulmuştu. Ötekiler eksilen üyelerin yerine ya il komitesince yenilerinin alınması ya da zaman zaman yapılan genişletilmiş üye toplantılarında seçilme yoluyla görevlendirilmişti. İl komitelerimizde öğretmen kökenli üyeler ile işçi ve köylü kökenlli üyeler yer alıyordu. Öğretmen olarak saydıklarımdan Kamber 1975’ten beri ben ise 1978’den itibaren fiilen öğretmen olarak çalışmıyor, profesyönel devrimci olarak çalışıyordum. Öğrenci olarak saydığım Haluk da artık okulu bitirmişti, profesyönel çalışıyordu. 1979 ortalarında il komitesine yedek üyeler alındı. Bunlar İlhan Altıntaş [sendikacı, Mensucat], Sivaslı Ali [Şeker fabrikası], Kel Hasan [Şahin] [Tekel fabrikası], Mehmet Elmas’tı [profesyönel devrimci / öğrenci]. Böylece yedek üyelerle birlikte il komitesinin sınıf bileşiminde proleter kökenliler ağırlık kazandı. Yedek üyeler söz hakkına sahip, oy hakkına sahip değildi. Ama il komitesinde yeni bir eksilme olduğu taktirde yerleri bu üyeler tarafından doldurulacak, asil üye olan eski yedek üye oy hakkına da kavuşacaktı. İl Komitesinin asil üye sayısı sabit kalıyordu. 5 üye. Böylece oylarda eşitlik olması önleniyordu. Ayrıca bir üyenin çekimser kalması, diğerlerinin eşit oranda dağılması halinde organ sekreterinin içinde bulunduğu tarafın kararı geçerli sayılıyordu.

Bu yapı 12 Eylül’e kadar böyle devam etti. Ayrıca TKEP kuruluşuna öngelen dönemde kongre hazırlıkları için yapılan ilk il kongresinde onaylanarak, atama yerine seçimle oluşturulmuş ilk il komitesi niteliğine kavuştu.

MAHALLİ KOMİTELER

Mahalli Komiteler THKO MB’nin, belli bir coğrafi sınırla kısıtlı olmayan taşra ve kırsal bölge komiteleriydi. Bu bakımdan ‘’Akçadağ Mahalli Komitesi’’ sadece Akçadağ mıntıkasını değil; Yeşilyurt’un Beylerderesi solunda kalan ve Akçadağ’la sınırdaş tüm köylerini de kapsiyordu. 12 Eylül eşiğinde Akçadağ Mahalli Komitesi, yanlış hatırlamıyorsam, Mirali Dayı, Hasan Töre, Mehmet Kula, Hasan Yaman ve Kamyoncu’dan oluşuyordu. Bu komitede daha önce başka kimseler yer almış, komite bir kaç kez değişiklikler geçirmişti. O dönem örgütleri yazılı kayıt ve belge tutmuyordu; her şey hafızalara kaydediliyordu. Bu yüzden sabit ve kesin bir şema vermek mümkün değil. İsimlerde de yanılabilirim. Çünkü aradan çok uzun zaman geçti. Üstelik mahalli komiteler, il komitesine bağlı olmakla birlikte; il komitesi, mahalli komitelerle bağlantısını il sekreteri, yani Mütayit yoldaş aracılığıyla yürütüyordu. Bu, diğer il komitesi üyelerinin de gerektiğinde mahalli komitelerle doğrudan muhatap olmasını, toplantılarına katılmasını engellemiyordu. Nitekim il komitesinin diğer üyeleri bir çok toplantıya katılmışlardı. Ama ben doğrudan mahalli komite toplantılarına katılmadım.

Akçadağ Mahalli Komitesi Yeşilyurt’un Seyiduşağı’ndan başlayarak Eskiköy’e kadar olan Kurudağ eteklerindeki köyleri ile Sultansuyu Harası ötesindeki Kuşdoğan, Pipirim, Karahan, Örüşkü ile Akçadağ’ın Sultansuyu Çayını takibeden köylerini, yani Suçatı, Dedeköy, Kömekavak, Sincik, Gölpınarı, Karapınar köylerini ve bunlardan başka Şekerobası, Qaliqase, Ören, Karaterzi, Dedefengi köylerini kapsiyordu. Bunlar, kimilerinde tekil üyelerimiz ve daha fazla sempatizanımız; kimilerinde birden fazla üyemiz ve daha da fazla sempazitanımız olan köylerdi. Bu köylerden bazılarında Halkın Kurtuluşu egemendi; egemen oldukları köyleri kendi kurtarılmış bölgeleri sayıyorlardı ve açıktan girmemize izin vermiyorlardı. Bu köylere, tıpkı devlete karşı yaptığımız gibi, daha çok illegal olarak uzanıyor; gizli çalışıyorduk. En az üç üyemizin olduğu bir köyde, o köyün adını taşıyan bir THKO – MB Örgütü Köy Komitesi kuruyorduk. Bunun yanısıra sempatizanlardan ve üyelerden karışık oluşan, daha geniş Köy Mücadele Birliği, ya da legal adıyla Üretici Birliği Komitesi kuruyorduk. Bir köyde örgüt komitesi kurmaya yetecek eleman yoksa, o köyü en yakın köyle birleştiriyor ve iki köyün adını taşıyan komite oluşturuyorduk.

MERKEZ İLÇE

Malatya Merkez İlçede örgütlenme tarzımız işyerleri, fabrikalar, okullar gibi kitlesel alanlar temeline dayanıyordu. Yerleşim yerleri, semtler ve Mamurek gibi bazı köylerde de yerleşim yeri esasına dayalı örgütlenme de vardı; fakat ağırlık verdiğimiz asıl tarz yerleşim yeri örgütlenmesi değil; işletme, okul, fabrika örgütlenmesiydi. Üç parti üyesi ya da aday üyesinin bulunduğu her birimde bir parti komitesi kuruluyor; sempatizanlar Mücadele Birliği Komitesi dediğimiz daha geniş ve gevşek örgütlerde birleştiriliyordu. TÖB DER, İplik İş, GEB, Sanayi İşçileri Derneği, çeşitli sendikalar ve dernekler içinde de Mücadele Birliği Komiteleri tarzında çalışılıyordu. Bu komiteler işyerlerinde ve okullarda oluşturuluyordu ama semtlerde de faaliyetlerini sürdürüyorlardı. Bir bakıma fabrika, okul ve yerleşim yeri kombinasyonu meydana geliyordu.

İL KONGRESİ

TKEP kuruluş kongresinden önce THKO MB İl Kongresi merkez komitesinden Uzun Doktor’un konuk sıfatıyla [kongreye müdahale etme ve oy hakkı yoktu, zaten uzun bir açılış konuşması dışında söz almadı] katılmasıyla Çığlık’ta Muhtar’ın evinde yapıldı. Bu kongrede il komitesinin seçiminden başka, I. Kongre delegeleri seçimi yapıldı. Mütayit, Kamber ve Sivaslı Ali delege olarak seçildiler. 10 üyeye bir delege seçildi. Bizim il genelinde 30 kadar üye; bir o kadar da aday üyemiz vardı. Kongre’ye seçilen her delege kendi oyundan başka iki delegenin de oyunu emanet alabileceği için, biz sadece bir delege gönderdik. 6 Mart 1980’de yapılan bir polis operasyonu ile bir darbe almıştık. Bazı il komitesi ve Akçadağ Mahalli Komitesi üyeleri dahil 20’ye yakın yoldaş gözaltına alınmış, işkenceli sorgulardan geçmiştik. Sorgularda çözülme olmadı. Toplanıp getirilenler arasında sempatizanlar da aday üyeler de üyeler de vardı. Kimse konuşmadı ve suçlamaları kabul etmedi. O zamanlar azami onbeş gün süren gözaltı süresi içinde öteki arkadaşlar serbest bırakıldılar. Ben, Kamber ve Mütayit bir süre daha tutuklu kaldıktan sonra Mart sonunda serbest bırakıldık. Fakat tutuklamalar bize polisin uzun süre takip yaptığını, hatta yakınımıza kadar ispiyoncu yerleştirdiğini ve bunlar vasıtasıyla yüzeysel de olsa il örgütünün genel yapısı hakkında bazı bilgiler edindiğini gösterdi. [Bu ispiyoncu Kilayikli (Yakınca) Mehmet adlı bir mensucat işçisiydi; her işçi gibi o da İplik – İş sendikasına gelir, seminerlere, sohbetlere katılır, ordaki etkinliklerde kimlerin öne çıktığını gözleme imkanına sahip olurdu. Bu kişi, 12 Eylül’den kısa süre evvel Akçadağ Askerlik Şubesine memur olarak atanmak suretiyle ödüllendirdi ve 12 Eylül döneminde yolu Akçadağ karakoluna düşen her Keller köylüsüne ve Erdoğdu soyadlıya anasından emdiğini burnundan getirtti.] Polis yakın tarihlerde bir şeyler olacağının kokusunu almıştı. Bizlerin değişik caddelerde fotoğraflarımızı çekmiş, bazı takipler yapmıştı. Ama örneğin beni zaten operasyon kapsamına aldıkları bir işçinin evinde tesadüfen yakaladılar. Başka türlüsü mümkün de olmazdı; çünkü sabit bir evde kalmıyordum. Mekansız yaşadığım için yoldaşların, sempatizanların, dost ve tanıdıkların, hatta akrabaların evlerine uğruyor; kim müsaitse orda yatıyor, gündüz de hangi işim varsa ona koşturuyordum. En sık uğradığım yerler olan sendika ve Emek Kitabevi’ne (sonradan GEB il adresi yapıldı) girip çıkış saatlerim de istikrarsızdı. Mütayit yoldaş o sıralarda yeni evlenmiş ve Samanlı mahallesinde bir ev tutmuştu; ama polis onun evini de tesbit edememişti; benim gibi başka bir işçi yoldaşın evinde yakalamıştı. En çok sorulan sorulardan biri Teslim Töre nerede, sorusuydu. Polis, Teslim Töre’nin Malatya’da olduğundan kuşkulanıyordu. Çektikleri fotoğraflardan birinde bazı arkadadaşları Uzun Doktor’la birlikte görüntülemişlerdi. Uzun Doktor’u Teslim Töre zannediyorlardı.
Bu koşullar altında kongreye tüm delegeleri göndermekten vazgeçtik; kongreden kısa süre önce bırakılmış ve henüz nezarethanedeki işkencelerin ağrılarından ve yorgunluğundan tam kurtulamamış olan Mütayit yoldaşı gönderdik.

YÖNETİMDE KADINLAR

Dikkat edileceği gibi il komitemiz içerisinde asil ya da yedek hiç bir kadın üyemiz yoktu. Parti üyesi ve aday üyesi, onlardan daha da fazla, sempatizan kadın yoldaşlarımız vardı. Fakat bunlardan il ve mahalli komitelere dahil edebilecek düzeyde yetkin üyemiz yoktu. Öğrenci kızlar, erkek arkadaşları kadar serbest ve başınabuyruk değildiler. Bu bakımdan köylü ve işçi kızların daha rahat ve bağımsız olduklarını, bu nedenle de kadın üye ve aday üyelerimizin en çok bu kesimden ve evli kadınlardan olduğunu belirtebilirim. Bu durumdaki yoldaşların ise iki bakımdan sorunları vardı: Birincisi, çoğu ilkokul mezunuydu veya bitirmemişti bile; ikincisi ev ve aile yükünü üzerlerinde taşımalarıydı. Genel olarak hem öğrenci hem emekçi kadınlar erkekler kadar istediği tarzda hareket etme, kafasına estiği gibi davranma ve istediği zamanda istediği yere gitme serbestliğine sahip değildiler. Bu durumdaki istisna kadınlardan biri Sabo’ydu ve ailesine danışmadan Gazeteci [Eyüp Sabri İpekçi, sünniydi, kız babası yoldaşımız ise aleviydi ve dedelik kurumuna bağlıydı] ile evlendiği için bölgede kıyamet kopmuş, başta kızın babası olmak üzere bazı yoldaşlar bizlerle ilişkilerini kesmişlerdi. Bir diğeri ise Hasta yoldaştı [Guley Bozkurt]. Guley yoldaş kendisini yetkinleştirme ve yönetici organlarımızda yer alma kapasitesine sahipti. İşçi kadınlar arasındaki ilk örgütlenme faaliyetlerimizin temellerinin atılmasında çok emeği geçti. Ama ne yazık ki çektiği kronik böbrek yetmezliği (nefrit) yüzünden erken yaşta kaybettik. Bu vesileyle ismini anacağım bir başka kadın yoldaş Elazığda Sultan Çetinkaya’dır. Her yere gözünü kırpmadan koşturan, illegal yayınları dağıtan, kahvelerde diğer örgütlerin militanlarına karşı Emeğin Birliği için tartışan bu yürekli korkusuz yoldaşımızı da maalesef erken yaşta kaybettik.

Kadınlar arasında örgütlenme konusuna daha sonra değineceğim. Burda yalnızca neden il veya mahalli komitelerimizde kadın üye yer almadığını izah etmek dolayısıyla değindim. Bu bakımdan bizden daha elverişli durumda olan, örneğin hemşire, öğretmen, öğrenci yarı profesyönel kadın militanları olan diğer örgütlerde de durumun farklı olduğunu, Malatya tepe yönetimlerinde kadınların var olduğunu sanmıyorum. 12 Eylül bütün örgütlerin en önemli kadrolarını Elazığ Askeri Cezaevine atmıştı. Askeri Cezaevindeki 12 kadının büyük çoğunluğu PKK, Tekoşin, Kawa gibi Kürt örgütlerinin militanlarıydılar. Ama Malatya bölgesinden değil, Elazığ, Dersim, Bingöl bölgelerinden.

– devam edecek

Diğer Başlıklar

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN-6- Remzi BİLGET

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN Bitmiyor Ölümlerimiz! Ağlamak nedir, gözyaşı ne ola? Ya da kuruması …

FIRSAT KARGALARI! Samet ERDOĞDU

FIRSAT KARGALARI 10 sene önce politik meteorolojide benim hava tahmini göstergem Öcalan idi. Ona bakarak …

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN-5- Remzi BİLGET

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN Ölüyoruz Birer Birer!.. Sabah olmuş sofranın başına toplanmışız, kahvaltı yapmaktayız. …

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN-4- Remzi BİLGET

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN Ölüyoruz Birer Birer…! Sabah olmuyor. Dönüyor, kıvranıyoruz fırıldak misali. Geceyi …