Cuma , 19 Nisan 2024
Home / Güncel / ÖSP MYK tarafından yapılan son açıklama hakkında – 1

ÖSP MYK tarafından yapılan son açıklama hakkında – 1

Açıklama, ”Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” deyimini hatırlatıyor. Yalan ve demagojiyle, gerçekleri çarpıtma ya da gizlemeyle kafa bulandırmayı amaçlıyor.

Önce ”üç yıldan beridir partiye ve kadrolara yapılan saldırılar”dan bahsediyorlar. Üç yıldan beridir KKP’ye saldıran, partiyi fesh etmeye ve onun yerine isim değiştirmiş ÖSP’yi ikame etmeye çalışan kişi ÖSP başkanı olan zattır. Ama bu zata ve şakirtlerine göre KKP’yi fesh etmek KKP’ye saldırı değil; lütuf!

Bu muhteremler ”biz KKP’yi fesh etmiyoruz, kendimiz KKP oluyoruz” diyorlar(!). Pişkinliğin bu kadarına pes doğrusu.

Sonra hikaye anlatıyorlar:

– 1997 yılında Newroz Kitap Dizisi’nde Açık Parti Tartışması başlatmıştık, diyorlar. Eee, ne var? KKP yasadışı parti – yasal çalışma, yasal parti, yasal dernekler, vakıflar, yayınlar konularını daima tartıştı. Ama KKP’nin yasallaşmasını ne 21 yıl önce ne de daha sonraları tartışmadı. Bu konu 2016’da yapılan 7. Kongrenin gündemine malum zat tarafından getirildi.

Peki, 21 yıl önce 1997’de tartışılan yasal parti konusu ondan bir yıl sonra, 1998’de, nasıl karara bağlandı? Şöyle: 1998’de yapılan KKP 4. Genel Kongresi KKP’nin illegal parti niteliğine bir kez daha vurgu yaptı.

– ”Bu tartışmanın ardından MESOP girişimi başlatıldı”, diye yazıyorlar. Yalan. Bu tartışmanın ardından açık parti çalışması falan başlatılmadı. Açık parti çalışması ilk kez 5. Kongre öncesi ön toplantılarda ”Kongreye taşınacak MK yönelişi” olarak dile getirildi. 2003 baharında yapılan 5. Kongre kararıyla resmen başlatıldı. Fakat ”KKP’nin legalleşmesi, açık parti haline gelmesi” biçiminde değil; ”Kürdistan’daki değişik komünist kesimleri açık, yasal bir partide birleştirmek” amacıyla… Çerçevesi böyle konuldu. KKP’yi legalleştirmek değil. Tam tersine: KKP’nin illegal varlığını devam ettireceği 5. Kongre’de de vurgulandı ve KKP illegal varlığını devam ettirdi.

Beşinci Kongre’den sonra 2011’de yapılan II. Genel Konferans ve 2012’de yapılan 6. Kongre var. KKP hem II. Konferansta hem VI. Kongrede illegal varlığını sürdüreceğine yine vurgu yaptı ve 2017’deki 7. Kongreye illegal parti olarak geldi. Bir farkla: Ülkedeki yapısını ”Kürdistan Komünistlerinin Birliğini hedefleyen yasal parti”(!) uğruna fesh etti. 2011’den sonra ülkede, bir kaç üye dışında, parti ile organik, tüzüksel bağı olan kimse kalmadı. Fakat bu yasal partiyi KKP’nin izdüşümü, KKP’nin yasal bölümü olarak ele almadı; ”üstünde KKP gölgesi bulunmayacağı” taahüdünde bulundu.

– Bu zatlar ÖSP’nin kuruluş çalışmaları esnasında KKP ismi alınmamasını ”yasadışı KKP’nin var olduğu gerekçesine” değil; o zamanki koşulların uygun olmadığına bağlıyorlar. ”Yasadışı KKP’nin var olmasını KKP ismini almaya engel olarak ” görmüyorlar. Ayıplarını marifet gibi sunuyorlar. KKP henüz varken onun ismini nasıl alırsın? Buna Türk makamları cevaz verebilir; bu makamlar ”illegal KKP olacağına, legal KKP olsun” diyebilir. Ama legal KKP olmak isteyenler TC’nin kendilerine tanıdığı bu avantajı kullanma oportünistliği (= ”fırsatçılığı”) yaparlarsa karşılarında KKP’yi bulurlar.

”KKP ismini alma meselesi hep gündemimizdeydi” diyor bu bilgiçler; oysa bu, 2015 Eylül’ünden önce hiç bir KKP toplantısının gündemine getirilmedi. Bazı üyelerin katıldığı o toplantıda ise reddedildi; ”buna Kongre karar verebilir” denildi. ÖSP yönünden de (tek tek delegelerin zaman zaman değişik isim alternatifleri arasında KKP ismini de dile getirmeleri dışında) bu ismin bir ”gündem önerisi” halinde sunulması ÖSP II. Kongresi sürecidir. Kaldı ki, ”hep gündemimizde” olduğu iddiası doğru olsa bile, bu, KKP’nin izni olmadan adını alma hakkını kimseye vermez.

Peki gerek ÖSP’nin kuruluş çalışmaları esnasında, gerek daha sonraki dönemde KKP’yi legal kurmanın yasal dayanağı yoktu da şimdi var mı? Hayır, şimdi de, yakın gelecekte de yoktur. Buna ne TC Anayasası, ne TCK, ne de Siyasi Partiler Kanunu müsaade etmiyor.

– Bu kişilerin ”2008 yılında üretilen ve hareketimizin bağlayıcı belgesi haline getirilen” dedikleri ”21.Yüzyılda Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu” hiç bir zaman KKP’nin bağlayıcı belgesi olmadı. Bunu MESOP ”bağlayıcı” saydı. MESOP’un ”bu bağlayıcı belge”yi kabul ettiği tarihte içerisinde değişik gruplardan bu çalışmaya iştirak etmiş kimseler vardı. Belge bu kimseleri bağlar; KKP’yi KKP program ve tüzüğü bağlar. Derme çatma, eklektik ve sosyalizm dışı Manifestolar değil.

– Bu zatlar ”Aralık 2013 tarihinde gerçekleştirilen ÖSP I. yani kuruluş kongresinde bazı yoldaşlarımız KKP isminin alınmasını yine önerdiler ancak Kongre çoğunluğu yine “henüz koşullar uygun değil” denilerek sonraya bırakılmasını uygun gördü” diyorlar. Bunlar kendi partilerinin kuruluş tarihini bile bilmiyorlar. Partilerinin kuruluşunu BİANET 19 Aralık 2011 tarihli haberiyle bildiriyor. I. Kongrelerinin sadece ”koşullar” nedeniyle KKP isminden kaçınması ama yasadışı KKP’nin varlığını bir engel olarak görmemesi bu partinin ve KKP ismini alma önerisi getirenlerin düzeyini gösteriyor. Bu öneriyi getirenler KKP üyesi idiyseler, kendi partilerinin izni ve onayı olmadan bu öneriyi nasıl dile getirdiler; değildiyseler bu kimselere ”KKP diye bir parti zaten var, haddinizi bilin, durun orda, koşullar uygun olsa bile bu parti varken onun adını kendi rızası hilafına almamız yakışık almaz” diyen tek bir aklı başında kimse çıkmadı mı?

– Bu zatlar ”Bunlar olurken şimdi karşı çıkan yoldaşlarımızın temelde ÖSP’nin, KKP adını almaya itirazları yoktu tersine savunduklarına dair imzalı belgeleri var. İtirazları “koşullar ve zamanlamaya” ilişkindi” diyorlar ve güya kendilerini destekleyen alıntı veriyorlar. İtirazların koşullara ve zamanlamaya ilişkin kısmı vardı; bu itirazlar bugün de geçerli. Ve Kürdistan’da sömürgeci egemenlik ciddi ölçüde çatırdamadıkça, ya da TC’nin Anayasası başta gelmek üzere bütün faşist yasaları temelli değiştirilmedikçe sözkonusu ”koşullar ve zamanlama” oluşmayacaktır. KKP, çeşitli belgelerinde bunu defalarca tekrarladı. Beş imzalı mektup sadece KKP belgelerinde söylenenlerin bir tekrarıydı. Ama itirazlar arasında önemli bir koşul daha vardı: ”Kürdistan Komünist Partisi’nin tüzel kişiliğine kendi iradesiyle son vermesi”. Bu koşul en önemli koşuldur. Bu koşul ancak ve ancak KKP kongresi tarafından yerine getirilebilir.

Yukardaki itirazdan aylar sonra yapılan KKP 7. Kongresi ”tüzel kişiliğine kendi iradesiyle son vermek” şurda dursun; varlığını sürdürme kararı aldı ve Merkez Komitesi seçti.

Fakat bu zatlar bu üçüncü koşulun da yerine getirildiğini, hem de 7. Kongre tarafından yerine getirildiğini iddia ediyorlar. Şöyle diyorlar:

”Üçüncü koşula gelince, KKP Yedinci Kongresinin kararı var işte o karar;
“KKP 7. Kongresi, ÖSP’nin III. Kongre ile sonuçlanacak olan KKP’lileşme sürecini destekler ve bu süreci aktif olarak yürütür, geliştirir” şeklinde ezici çoğunlukla aldığı kararla kendini sürecin dinamik parçası haline getirdi. Böylece yurtdışında da varlığına ülkedeki ÖSP lehine son verme sürecini başlattı. Yani Avrupa’daki bazı eski yoldaşlarımızın üçüncü koşulu olan Yurtdışı iradesinin bu konuda ezici çoğunluğa dayalı kararı da var.” [Not: Kararın orijinalini bile yazmıyorlar; ”şeklindeydi” diye ezberden yazıyorlar. Ciddiyetsizlik bu kadar olur!]

Laf cambazlığına ve yalanlara bakın: KKP ezici çoğunlukla ÖSP’nin III. Kongre ile sonuçlanacak olan KKP’lileşme sürecini destekleme kararı almış. Ve böylece yurtdışında da varlığına son verme süreci başlatmış. ”Yurtdışı iradesinin ezici çoğunluğuna dayalı karar” da varmış. Kuyruklu yalan!

Bu zatlar 7. Kongreyi, ”Karamanın Koyunu sonra çıkar oyunu” misali gerçek mahiyeti sonradan açığa çıkan bir cümlelik muğlak karara indirgiyorlar. Oysa iki gün süren 7. Kongrede yapılan üç oylamanın üçünde de KKP’nin fesh edilmemesi iradesi vardı.

KKP kongreleri delege yoklamasıyla başlar. Eğer konuklar varsa ve bunlar arasında aday üyeler ya da partiyle ilişkisi kesilmiş eski parti üyeleri bulunuyorsa, bu kimselerin delege olup olamayacakları kongre iradesine sunulur. Kongre kabul ederse, bu kimseler de eşit haklarla delege olurlar. 7. Kongrede KKP üyesi olmayan, ülkeden gelmiş iki konuğa oy hakkı tanındı. Bu kimseler de dahil 28 hazır 3 vekalet oyu olmak üzere 31 delege ile kongre yapıldı. [Not: Rakamlar ve bilgiler tutanaklardan alınmadır.]

Daha ilk oylamada malum zatın ”Ya KKP ÖSPlileşsin, ya ÖSP KKPlileşsin” önerisi reddedildi. Bu zatın önerisi değil KKP Merkez Komitesinin Ana Gündem Maddesi olarak önerdiği ”Yasal Partiyle İlişkiler” maddesi kabul edildi. [Kabul edenler 12, Reddedenler yok, Çekimser 1. Geri kalan delegeler oy kullanmadılar.] Malum zatın bu önerisi gündeme bile alınmadı. İkinci oylamada malum [konuk] zat bu kez MK Raporunun reddedilmesini öneredi. ”KKP’nin fesh edilmemesi” anlayışı üzerine kurulu MK raporu ”ezici çoğunluk” oyuyla aklandı. Kendisiyle beraber gelen diğer konuk delege ile bir asıl delegenin oyu dışında bu arkadaş tek oy alamadı. Delegelerin ezici çoğunluğu hem tartışmalarda KKP’nin feshedilmemesi lehinde görüş belirtti, hem de MK raporu lehine oy verdi. [27 kabul, 3 red, 1 çekimser]. Birinci gün oturumları her iki oylamada hezimete uğrayan malum zatın hırçınlaşıp hır çıkarması üzerine gece saat dokuzda sona erdirildi.

İkinci gün oturumları başlarken delegeler yorgun haldeydi. Pek çok delege bir ”orta yol” bulma kaygısındaydı. Bu ortamda malum zatın başka bir yoldaş adına ileri sürdüğü önerge geldi. Kendi adına önerge sunma cesareti olmadığı için, yoldaşlarca saygı duyulan en yaşlı yoldaşın eliyle sundu.

Üçüncü oylama bu zatların bahsettiği işte bu önergeye ilişkindi. [Malum zatın kaleminden çıkma önergenin orijinali bu zatların yazdığı gibi değil; kelimesi kelimesine şöyle: “KKP 7. Kongresi, ülkede ÖSP’nin III. Genel Kongrede sonuçlanacak olan KKP’lileşme çalışmasını destekler ve bu süreçte yer alır ve sahiplenir” ] Bu önerge, bunların iddia ettiği gibi ”ezici çoğunlukla” değil, ”çoğunluk” oyuyla kabul edildi. [10 red, 15 kabul. Öbür delegeler oy kullanmadı.]

Bu kabul oylarından ikisi ülkeden konuk olarak gelen, parti üyesi olmadıkları için kendilerine kongre iradesince oy hakkı verilen delegelere aitti [Mustafa, Ayşe]. Dördü, her biri ikişer oy sahibi olan ve temsil ettikleri vekalet oylarını da bu önerge lehine kullanan iki delegenindi [Avni ve Nurhak]. Çift oy hakkına sahip her iki delege de partinin feshine karşı çıkan delegelerdi. [Kendileri halen KKP üyesidir.] Önergenin KKP’nin fesh edilmesi anlamında yorumlanabileceğini düşünmemişlerdi. Zaten o esnada hiç kimse bu karardan KKP’nin fesh edilmesi anlamı çıkarılacağını düşünmüyordu. Sadece önerge sahipleri bunu böyle yorumluyordu. Oysa KKP kongre kararları KKP tüzüğüne aykırı olamaz; aykırılık halinde ya o karar geçersizdir, ya da üçte iki çoğunluk oyuyla bu karar tüzük maddesi haline getirilir.

KKP tüzüğünde partinin feshi, başka partiyle birleşmesi gibi kararların nasıl alınacağına dair açık hüküm yok; ancak örneğin bir parti organından üye çıkarmak için üçte iki çoğunluk şartı var; bu emsal alındığında partinin feshedilmesi gibi hayati bir kararın ancak üçte iki oy çokluğuyla alınabileceği açıktır. Yani kafasında kırk tilki dolaşan bir entrikacının hazırladığı ve istediği kılığa soktuğu karar, KKP’nin varlığına son verme kararı olarak yorumlansa bile yeterli çoğunluğa sahip değildi. Hiçbir parti, toplam delegelerinin yarısının bile oylarına ulaşmayan bir karara dayanarak kendini fesh etmez. Kendini fesh eden bir parti yeni bir MK seçmez; 7. Kongresi son kongresi olur, ayrıca 8. Kongre toplamaz.

Kaldı ki 7. Kongre kararı ”ÖSP’nin KKPlileşmesini desteklemekte”dir. KKP tüzüğünde özel bir şahsın nasıl KKPlileşeceği açıktır. Tüzüğün II. Maddesi Parti Üyeliği başlığı altında ”KKPlileşmeyi” düzenler. Bu maddede Özel şahısların nasıl KKPlileşeceği düzenlenir. Özel şahıslar için geçerli olan kıstaslar, tüzel şahıslar için de emsaldir. Yani tüzel bir kişilik olarak herhangi bir parti, komite veya örgüt KKPlileşmek isterse ancak KKP tüzüğünün Parti Üyeliği maddesine göre KKPlileşir.

7. Kongredeki dördüncü oylama yeni MK seçimi hakkında oldu. Güya ”KKP’nin varlığına son verme kararı”(!) alan kongre, bu kararı onaylayan kimseleri değil; bunu reddeden ve partinin varlığını devam ettirmekten yana olan kimseleri MK üyesi seçti. Bu zatlar MK üyesi olmak için aday bile olmadılar.

Sonuç: dört oylamanın üçünde varlık gösteremeyen bu zat, anlamı istenen yana çekiştirilecek muğlak bir kararı 7. Kongrenin bütünü yerine koydu ve taarruza geçti.

Şöyle yazıyorlar bu zatlar: ”Ancak KKP Yedinci Kongre kararını hazmedemeyen bu yoldaşlarımız olağanüstü 8. Kongreyi toplamayı kararlaştırdılar. ”
Bu zatlar yine yalan söylüyorlar. Olağanüstü kongreyi ”KKP Yedinci Kongre kararını hazmedemeyen bu yoldaşlarımız” kararlaştırmadı; 8 Ekim 2016’da, yani 7. Kongreden altı ay sonra, toplanan III. Genel Konferans kararlaştırdı. Bu konferansta kendileri de vardı. Konferans kararları tavsiye kararlarıdır; MK onayıyla yürürlüğe girer. III. Konferans şu tavsiye kararlarını aldı:

”- III. Konferansımız KKP 8. Kongresinin uygun zamanda olağanüstü olarak erkenden toplanmasını, tarihin ve yerin MK tarafından saptanmasını tavsiye ediyor. Kongremizin program ve tüzüğümüzdeki değişiklikleri yapmasını öneriyor.

– Konferansımız MK ile ÖSP yönetimi arasında bir uyum ya da koordinasyon kurulmasını tavsiye ediyor.

– III. Konferansımız ÖSP Genel Başkanı’nın KKP Kongresi toplanmadan KKP Program ve Tüzüğünün ÖSP Kongresince değiştirileceği yaklaşımını kınıyor; buna MK’nin gereken cevabı vermesini öneriyor.

– 7. Kongrenin kararının hükümsüz olduğunu düşünüyor, icrası için zorlamadan kaçınılmasını tavsiye ediyor. ÖSP yönetimi bu konuda aldığı kararları geri çekmelidir.”

Görüldüğü gibi III. Konferans 8. Kongrenin olağanüstü toplanmasını ve 8. Kongrede tüzük ve program değişikliklerinin ele alınmasını tavsiye etti; KKP’nin fesh edilmesini değil. (Kaldı ki ”olağanüstü kongre” toplamayıp, olağan kongre zamanı beklenseydi tüzük gereği olağan kongrenin en erken 2019 baharında yapılması gerekirdi. Olağanüstü kongre bu zatlara sunulmuş bir fırsattı; 8. Kongrede çoğunluğu sağlamaları halinde KKP’nin feshi kararını aldırabilirlerdi.)

Konferans 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ortaya çıkan siyasal koşullarda ÖSP’nin KKPlileşme(!) yönelişinin gelişmeler nedeniyle tamamen hükümsüz hale geldiği görüşüne varmıştı ve Konferansa zehir zemberek bir ültimatom yollayan ÖSP başkanını ve KKP program ve tüzüğünü ÖSP Kongresince değiştirme yaklaşımını kınamıştı.

KKP MK bu kararları onayladı ve kongre hazırlıklarına başladı.

– Bu zatlar yalanlarına şöyle devam ediyorlar: ”ezici çoğunlukla aldığı kararla kendini sürecin dinamik parçası haline getirdi. Böylece yurtdışında da varlığına ülkedeki ÖSP lehine son verme sürecini başlattı”. Nasıl başlatmış, ne yapmış? Hiç kimse ”KKP’nin varlığına son verme süreci” başlatmadı. ÖSP başkanı Avrupa’ya geldi, ”KKP’nin varlığına son verme süreci başlatmak” için Worms’ta bir toplantı yapmak istedi. Toplantıya kendisi ve ev sahibi dahil beş kişi katıldı. Aralarında sohbet edip dağıldılar. (Ş’nun yalancısıyız.)

– Yalanlarına şöyle devam ediyorlar: ”Kongreye de, katılması gereken delegasyonun bir kısmını katmayıp, partiyle yıllarca alakası olmayanları yani katılmaması gerekenleri ise delegasyon olarak çağırınca, Avrupa’da KKP çoğunluğuna sahip yoldaşlarımız “8. Kongreyi topluyoruz adı altında sahnelenmek istenen tiyatroya ortak olmak istemiyoruz” diyerek reddettiler.”

Kongreye katılması gereken delegasyonun bir kısmını katmadılar lafı birinci yalan. Bahsettikleri ”bir kısım delege” Karani ile kardeşidir. 8. Kongre Mayıs 2017’de yapıldı. Karani Ekim 2016’da yapılan konferansın ortasında KKP’den istifa etti ve salonu terk etti; arkasından KKP aleyhine çalışmalara ve karalamalara girişti. 2017 Mart’ında SYKP ile düzenlenen ortak Newroz gecesini baltalamak için özel gayret sarf etti. KKP bağış toplama kararı almadığı halde eski bağış fişleriyle gidip kendi başına KKP adına bağış topladı ve bunu ÖSP’ye gönderdi. Bütün bunlar üzerine istifası onaylandı ve kongreye çağrılmadı. Kardeşi de aynı süreçte benzer davranışlarda bulundu; kaldı ki delege de değildi. Olağanüstü kongreye altı ay önceki 7. kongreye ve III. konferansa katılanlar davet edilmişti. KKP Merkez Komitesine ve parti üyelerine ağır hakaretler yapan, bunları sağa sola, ilgili ilgisiz insanlara postalayan bazı kişilerin derhal üyelikten düşürülmesi gerekirken bunlar delege edildiler. Mesela trenlere, arabalara binemiyorum bahanesiyle yıllardır hiçbir parti etkinliğine katılmayan ama parti üyeleri hakkında ağzına geleni savuran biri oy hakkını başka bir delegeye devrederek temsil edildi. III. Konferansta ”ben Kapıkuleden sonra ÖSPliyim” diyen ve sosyal medyada hakaretler yağdıran başka biri bizzat delege olarak katıldı. Karani ve kardeşine gelince onlar için daha önceki kongrelerde uygulanan prosedür işletildi. Karani’nin Kongre’ye katılma talebini içeren mektubu okundu; kongreye delege olarak katılıp katılmamaları konusu delegelerin iradesine sunuldu. Divan üyesi Rojan ve bir kaç delege katılması lehinde görüş açıkladılar. Yapılan oylamada delegeler bu şahısların kongreye alınmamasına karar verdiler.

– ”Partiyle yıllarca alakası olmayanları yani katılmaması gerekenleri ise delegasyon olarak çağırınca” lafı ikinci yalan. Kastettikleri kişi 90lı yıllarda KKP MK üyeliği yapmış olan Miran’dır. Miran II. Konferansa ve 6. Kongreye katılmış, Mart 2016’daki 7. kongreye çağrılmış ama katılamamış, Ekim 2017’deki III. Konferansa katılmıştı. Yukarda da değindik: KKP kongreleri delege yoklamasıyla başlar. Delegelik sıfatına haiz olmayanlar varsa itiraz edilir, parti üyesi olmamasına rağmen Kongreye çağrılmış kişi eski bir üye ise delegelik hakkı verilip verilmemesi sorulur ve kabul edilirse bu kişilere de eşit delegelik hakkı tanınır. Nitekim ÖSP Genel Başkanına 2011deki II. Konferansta ve 7. Kongrede bu hak tanındı. 8. Kongre için de hem kendisi hem de 7. Kongreye birlikte geldiği kişi çağrıldı. Ama gelmediler. Yerlerine ”KKPyle yıllarca alakası olmayan” Merdan’ı gönderdiler. Merdan çift oy hakkıyla Kongrede temsil edildi; kendisine de oy hakkı tanınmasını ”layık bulmadığı”nı bizzat kendisi açıkladı. Yani Kongreye katılmaması gereken kişi hem senin hem Ayşenin oy haklarını kullanan ve kendisini buna layık bulmayan Merdan’dır. Kongreyi terk etmek üzere ayağa kalkan ilk şahıs da bu şahıstır. Niye yalan söylüyorsun? Utanmıyor musun! 8. Kongrenin tutanak özetine ve sayısal durumuna bakmak bu şahısların ne kadar yalan söylediklerini açıkça sergiliyor:

– Bu zatlar şöyle yazıyorlar: ”Avrupa’da KKP çoğunluğuna sahip yoldaşlarımız “8. Kongreyi topluyoruz adı altında sahnelenmek istenen tiyatroya ortak olmak istemiyoruz” diyerek reddettiler.” Yalan söylüyorsunuz muhteremler. Hiç kimse böyle bir itiraz ileri sürmedi. Tam tersine, adamlarınız sonuna kadar mücadele ettiler; hem Karani’nin Kongreye dahil edilip edilmemesi oylamasında hem de MK Raporunun aklanıp aklanmaması oylamasında azınlıkta kaldılar ve sonuçta pes ettiler. Pes edince ayrıldılar. Ayrılma gerekçelerini kongredeki kendi sözcüleri, Merdan, ”alınacak kararlarda da azınlıkta kalacakları” şeklinde ifade etti. Kongrede kalmaları ısrar edilmesine rağmen kalmadılar. Bunun üzerine oturuma ara verildi, yola çıkanlar uğurlandı ve kongre kaldığı yerden devam etti. Peki gerçekler böyleyken siz nasıl yalan söyleyebiliyor ve ”Avrupa’da hiçbir zaman çoğunluk iradesini temsil etmeden hareket ettiler” diyebiliyorsunuz? Rakamlar yukarda verildi. Kongreyi terkedenler ”Avrupa’da KKP çoğunluğuna” değil, ”azınlığına” sahiptiler.

Sizin adamlarınız bir gün boyunca bahsettiğiniz Tiyatro’da oynadılar. Gündem’e itiraz etmediler. Oy kullandılar, gündemi onayladılar. Tek bir delegenin delegeliğine itiraz etmediler. Tek bir karar tasarısı sunmadılar. Çiftyüreğin mesajını, Karani’nin mesajını okudular. MK raporu üzerine tartıştılar, görüşlerini açıkladılar, oy verdiler. Karani ve kardeşinin dahil edilmesi için önerge verdiler, kabul edilmedi; oturumlara katılmaya devam ettiler. İç tüzük oylamasına, Divan oylamasına katıldılar. Divan’a girdiler. Bütün bu tiyatroda(!) oynadılar. Birinci gün sonunda MK Raporu üzerine tartışmalar sonlanıp oylamaya geçildiğinde vekalet oylarını da kullanarak en yüksek oy olarak 12 oy aldılar. MK Raporu 17 Kabul, 12 Red, 1 Çekimser oyla kabul edilince Merdan: Bu andan itibaren Kongre’de kalmamızın bir anlamı kalmamıştır. Alınacak kararlar MK Raporu doğrultusunda olacaktır, dedi, ayağa kalktı ve arkadaşlarıyla birlikte salonu terketti. Çünkü Tiyatro’da oynayacak rolleri kalmamıştı; azınlığa düşmüşlerdi. ”KKP feshedilsin” önergesi sunacak sayısal güçleri kalmamıştı; dolayısıyla ”tiyatro’da oynamaya devam etmenin” de anlamı kalmamıştı. ”Biz bu tiyatroya ortak olmuyoruz” diyeceklerin kongre sürecinin hiç bir aşamasına katılmamaları gerekirdi. Kaldı ki daha baştan katılmasalar dahi kongre toplama yeter çoğunluğu zaten mevcuttu. Kongrelerimizin başında delege yoklamasını keyf olsun diye yapmıyoruz. Kongrenin meşru olup olmadığını, tüzüğe uygun başlatılıp başlatılmadığını tesbit etmek, vekalet oylarını belirlemek gibi nedenlerle yapıyoruz.

– devam edecek…

Diğer Başlıklar

SEҪİMLER VE GERҪEKLER! HAMİT BALDEMİR

SEҪİMLER VE GERҪEKLER! Gerek ulusal mücadelede ve gerekse sosyal mücadelede devrimciler legaliteyi her zaman olanaklar …

30.YILINDA MADIMAK KATLİAMININ UNUTMADIK! XETA SOR

Yılında Madımak Katliamını Unutmadık! 2 Temmuz 1993, TC devletinin katliamlar serisine bir yenisinin eklendiği, kara …

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN-6- Remzi BİLGET

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN Bitmiyor Ölümlerimiz! Ağlamak nedir, gözyaşı ne ola? Ya da kuruması …

FIRSAT KARGALARI! Samet ERDOĞDU

FIRSAT KARGALARI 10 sene önce politik meteorolojide benim hava tahmini göstergem Öcalan idi. Ona bakarak …