Cuma , 26 Nisan 2024
Home / Dünya / Hollanda’da Toplanan Efrîn Konulu Ulusal Kongre’de Sunulan KKP Bildirisi

Hollanda’da Toplanan Efrîn Konulu Ulusal Kongre’de Sunulan KKP Bildirisi

Efrîn ve Ulusal Tutum

Değerli dostlar, yoldaşlar

Partim adına hepinizi saygıyla selamlarım.

Efrîn haftalardir Türk işgalcilerin saldırıları altında. TC cumhurbaşkanı açıkça Efrîn’i fethetmekten söz ediyor. Efrîn’e Suriyeli mültecileri, ÖSO, El Kaide ve öteki islamcı teröristleri yerleştireceğini; yani Efrîn halkını yerinden süreceğini ilan ediyor. Ağzından ”Cihad”, ”Sefer”, ”Fetih”, ”Temizlik”, ”İmha” sözlerinden başka söz çıkmıyor.

Fakat Efrîn kararlılıkla direniyor. Başta YPG ve YPJ savaşçıları olmak üzere Efrînliler Efrîn’in kolay lokma olmadığını Türk işgalcilerine gösteriyor.

Ancak düşman zalim, merhametsiz ve gerek teknik bakımdan, gerekse öteki imkanlar bakımından kat kat üstün durumdadır. Bu üstün güçlere karşı Efrînlilerin kuvvetleriyle ancak bir yere kadar direnilebilir ve zaten direniyorlar. Direnişin kesin zafere erişmesi; Efrîn’in işgalcilere mezara olması için bütün Kürtlere, Kürt partilerine ve örgütlerine görevler düşüyor. Efrîn direnişi kırılırsa sıra Menbiç, Kobani, Kamışlı’ya gelecektir. Ancak bunu engellemek; Türk işgalcilerin heveslerini kursaklarında bırakmak mümkündür. Haftalardır kahramanca direnen Efrîn halkımız, bunu başarmanın mümkün olduğunu kanıtlamıştır. Ama onların, kardeşlerinin yardımınaa, desteğine, dayanışmasına ihtiyacı var. Bu ihtiyaç Efrin direnişi etrafında ulusal direniş cephesi oluşturmaktır.

Parti ve örgütlerimiz, parti programlarımız ve bayraklarımız ayrı ayrı olabilir; ama hepimiz tek bir meclisin, tek bir ulusal kongrenin çatısı altında birleşip; ortak bir irade oluşturabiliriz. Tıpkı Afrika Ulusal Kongresi gibi, Filistin Kurtuluş Örgütü gibi ve benzeri tarihsel örneklerde olduğu gibi. Nitekim biz sadece Kürt Ulusal Kongresi’ni ve Meclisini yaratmak için çabalamakla yetinmiyoruz. Her yerde Halkların Demokratik Kongrelerini de kurmaya; öteki halklarla demokratik, enternasyonalist ilişkiler kurmaya da çalışıyoruz. Ancak hayatın acı tecrübelerinin, başımıza gelen ciddi felaketlerin de hep gösterdiği gibi bizim en acil meselemiz ulusal birliktir.

Zaten düşman topraklarımıza saldırdığı, köylerimizi, şehirlerimizi yıkmaya başladığı, insanlarımızı katlettiği zaman hiçbir ayrım gözetmiyor: O noktada hepimiz bir oluyoruz. Düşman bizi ya mezarda, ya zindanda, ya da cesetlerimizi topluca attığı çukurlarda birleştiriyor. Bize ölüm ve ateş kustuğu zaman hepimiz, aramızda parti farkı gözetmeden direniyoruz, birleşiyor mücadele ediyoruz.
Bu toplantıda biraraya gelen bizler ayrı ayrı Kürdistan parçalarından gelen Kürdistanlılarız. Çoğumuz Kürdüz. Elbette aramızda Kürdistanlı diğer halklardan, milletlerden Kürdistanlılar da var. Onlar da Kürdistanı kendi yurtları olarak seviyor, savunuyor, gerillada ve peşmergede görev alıyor, şehit düşüyorlar… Kürdistan ulusal birliği tüm Kürdistanlıları, Kürdistanlı Türkmenleri, Türkleri, Arapları, Ermenileri, Süryanileri, Azerileri, Farsları, kısacası Kürdistanı yurt edinmiş bütün halkları kapsıyor.

Birliğin ve bütünleşmenin gereği üzerine bu söylediklerimiz hepimizin kabul edeceği şeylerdir. Ulusal Birlik, halkımızın talebidir. Tarihin bize buyruğudur. Görevdir. Zarurettir. Sömürgeci devletlerin Kürdü ve Kürdistanı yeryüzünden silmek için gösterdikleri olağanüstü gayretlerin, aralıksız saldırıların bizi mecbur ettiği bir adımdır. Ulusal birliğe mecburuz. Ondan kaçamayız. Ona karşı çıkamayayız; ondan sıvışmak için şu ya da bu bahanenin arkasına saklanamayız. Böyle davranmak intihar demektir. Kendimize ihanet demektir. Bu konuda daha önce Hewler’de, Amed’de, Süleymaniye’de ve daha pek çok yerde değişik tarihlerde, değişik adımlar atıldı. Herkes ulusal birlikten yana tavır aldı; birlik için üstüne düşeni yapacağını bildirdi. Fakat toplantılardan çıkıldıktan sonra herkes yine kendi yoluna gitti. Söylenen sözler unutuldu. Bazen de sömürgeci devletlerin açık ya da örtülü müdahaleleriyle bütün girişimler sekteye uğradı.

Yine de bütün bu çalışmalar boşa gitmiş değildir. Kürtler bir araya gelebileceklerini göstermişlerdir. Halkımız pratik alanda zaten daima birlik içinde hareket etmektedir. Çok kez kendi partisinin, örgütünün aldığı yanlış karara uymamakta, partisi ve örgütünün kararı hilafına, halkımız için doğru olan tutum ne ise ona uygun davranmaktadır. Bu konuda halkımızın iradesi hepimizin, bütün partilerin üstündedir. Nitekim biz bunu bir çok kez pratikte yaşadık. Örneğin Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılırken bir çok Kürt örgütü ”Selahattin Demirtaşa oy verin” demekten imtina etti. Ama halkımız dinlemedi bile; gidip oyunu Demirtaş’a verdi. Örneğin bir çok parti Başur referandumu sırasında yabana atılmayacak çekincelerini dile getirmişlerdi; ama ok yaydan çıkıp Bağımsızlık mitingleri yapılmaya başladığında bütün Kürtler meydanlara aktılar; referandum günü Başur’da sandıklara gittiler ve evet oyu kullandılar.

Birlik önündeki en büyük engel bizzat biz parti, örgüt ve Rûspî, lider, aydın ve benzeri sorumlu çevrelerden doğmaktadır. Partisel çıkar ve çekişmeler, kimin daha üstün lider olduğuna dair itişmeler ulusal birliğe zarar vermektedir. Öte yandan partiler ve örgütler arası ilişkilerde eşitlik ve karşılıklı saygıya önem verilmesi yerine hegemonyacı tutumlar; ihtilafların müzakerelerle çözülmesi yerine şiddetle çözülmesi girişimleri gibi çağdışı, anti – demokratik, feodal ve aşiretçi kültür ulusal birliği sağlamada engeller yaratmaktadır. Bütün bunlara rağmen Ulusal Birlik gerçekleştirilebilir ve gerçekleştirilmesi mutlak bir zorunluluktur. Ya birlik olacağız, ya da tek tek yok olacağız.

Hemen, şu anda, şimdi pratik olarak ne yapmalıyız? Bizce acilen şu adımları atmalıyız:

1. Türk devletinin hukuk dışı Efrîn işgalini, Efrîn’de işlediği insanlık suçlarını başta BM olmak üzere uluslararası kurumların gündemine taşımalıyız. Efrin işgali dolayısıyla Kürt meselesinin uluslararası diplomatik platformlarda ele alınması için çabaları yoğunlaştırmalıyız.
2. Bugünkü toplantının sonuç bildirgesini bir çok dilden tüm medyaya, hükümetlere ve uluslararası kurumlara iletmeliyiz.
3. Türk devletinin ve başındaki Erdoğan başta gelmek üzere öteki yöneticilerin dün Kuzey Kürdistan’da; bugün Efrin’de işlediği savaş suçlarının uluslararası mahkemelere taşınması için enternasyonal diplomatik ve hukuki faaliyetleri yürütecek bir Hukuk Bürosu oluşturmalıyız.
4. Türk devletinin İŞİD başta gelmek üzere islamcı terör örgütleriyle bağlantılarını teşhir etmeliyiz.
5. Türk hükümetinin basın özgürlüğünü, insan haklarını, insanların mal ve can güvenliğini ihlal ettiğini tüm dünya bilmektedir; ancak buna rağmen bu devlet ve hükümet uluslararası platformlarda halen ”meşru” kabul edilmekte; kendisiyle gizli – açık diplomatik, siyasi, askeri vb. ilişkiler sürdürülmektedir. Uluslararası camianın Türk devletini ve başındakileri ”meşru” sayması kabul edilemez. Bu devlet ”haydut” devletler sınıfındadır; ona göre muamele edilmeli; yaptırım uygunlanmalı, uluslararası diplomaside muhatap alınmamalı, tecrit edilmelidir.
6. Efrin’e ve Türk işgali altındaki öteki bölgelere BM gözlemcileri ve BM’e bağlı güvenlik güçleri gönderilmelidir.
7. Efrin’de 7 senedir iş başında olan yerel kantonal yönetim ve ona bağlı öz savunma güçleri meşrudur. Bu meşruiyetleri tanınmalı ve barış görüşmeleri süreçlerine katılmaları sağlanmalıdır.
8. PYD dışındaki Kürt partileri, ENKS ve onlara bağlı peşmergeler bu süreçlere dahil edilmelidir.
9. Farklı kurumların yürüttükleri, zaman, kaynak ve enerji israfına yol açan; gitgide kanıksanarak etkisizleşen eylemler yerine güçlü merkezi eylemlere yoğunlaşmalı; bunun için tek bir Eylem Koordinasyon Merkezi oluşturulmalıdır.
10. Bu merkezileşme ve koordinasyon diğer konularda da sağlanmalıdır: Yürütme, Pratik işler, Diplomasi, Hukuk, Basın; Efrîn halkı için Yardım ve Bağış toplama vb. vb. işlevler tek merkezden koordine edilmelidir.
11. Hemen bir dizi Uluslararası Kürt Konferansı toplanması için hazırlık yapılmalıdır.
12. Çeşitli nedenlerle bu toplantıya katılmayan, bu çalışmaların dışında kalan Kürt parti ve örgütlerinin de çalışmalara dahil edilmesi için çaba harcanmalı; bunun için özel bir komisyon oluşturulmalıdır.
13. Kısa süre sonrası için bir toplantı tarihi ve gündemi ya hemen burada ya da toplantıdan sonra belirlenmelidir.

Değerli yoldaşlar

Bu toplantımızın Efrin direnişi ruhuyla, Efrin direnişinin bize emrettiği biçimde ciddi bir Ulusal İttifak yaratacağına ve önemli kararlar alacağına inanıyorum. İnanıyorum ki alacağımız kararlar en başta Efrin’de direnen halkımız ve savaşçılarımız olmak üzere bütün Kürt ve Kürdistanlılara şevk ve moral verecek; Kürtleri görmezden gelen dünya devletlerinin tavırlarını gözden geçirmelerine vesile olacak, yine dünyadaki tüm Kürt ve Kürdistan dostlarını sevindirecek, gayrete getirecek; başta Türk devleti olmak üzere, Kürt düşmanlarını da atacakları adımlarda bir kez daha külâhı önlerine koyarak düşünmek zorunda bırakacaktır. Bu duygularla hepinizi selamlarım; toplantımıza başarılar dilerim.

Bıjî Gelê Kurd û Kurdistan!

Bıjî Berxwedana Efrînê!

11. 03. 2018

Partiya Komunista Kurdistan

KKP

Merkez Komitesi

Diğer Başlıklar

SEҪİMLER VE GERҪEKLER! HAMİT BALDEMİR

SEҪİMLER VE GERҪEKLER! Gerek ulusal mücadelede ve gerekse sosyal mücadelede devrimciler legaliteyi her zaman olanaklar …

30.YILINDA MADIMAK KATLİAMININ UNUTMADIK! XETA SOR

Yılında Madımak Katliamını Unutmadık! 2 Temmuz 1993, TC devletinin katliamlar serisine bir yenisinin eklendiği, kara …

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN-6- Remzi BİLGET

NUH GELSİN DE TUFAN GÖRSÜN Bitmiyor Ölümlerimiz! Ağlamak nedir, gözyaşı ne ola? Ya da kuruması …

FIRSAT KARGALARI! Samet ERDOĞDU

FIRSAT KARGALARI 10 sene önce politik meteorolojide benim hava tahmini göstergem Öcalan idi. Ona bakarak …